Fesleğen kokusu duyunca
çocukluğum konuk gelir.
Gamsız kedersiz,özgür...
Çok sıcaktır bizim oralar yazın.
Hem de deniz siz.
Bunaldığımda;
fesleğenleri okşardım
küçük ellerimle.
Bir deniz meltemi,
bir ilk bahar yağmuru
bırakıverirdi avuçlarıma.
Hele bir de sulandığında;
bütün bahçeyi sarardı kokusu.
Yıllar geçti...
çocukluğum alıp başını gitti.
Fesleğenler hep yanımda.
Başım hayatla her derde girdiğinde;
hemen fesleğenleri sularım.
O yüzden,her güzel şeyde
fesleğen kokusu vardır biraz.
Ya da,fesleğen kokusunda güzellik.
Kayıt Tarihi : 10.7.2012 10:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anılar ve koku karışmış adeta biribirine
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Bir çiçek olmamasına rağmen çok güzel kokar.
Güzel bir şiir okudum.
Tebrik ederim.
Çok güzel bir şiirdi Hümeyra Hanım,tebrikler.
Ben de bu şiiri okuyunca,çocukken rahmetli anneannemin bize anlattığı 'FESLEĞENCİ GÜZELİ' isimli masal aklıma geldi.ÇOK hoşuma gitmiş ki hala unutmamışım.Bilirsiniz şiirler masallarla yakın akrabadır.
“Bir varmış bir yokmuş Evvel zaman içinde, uzak ülkelerin birinde ihtiyar bir bahçıvan ve üç kızı yaşarmış. Birbirine büyük bir sevgiyle bağlı olan bu aile mutluluk içinde yaşayıp giderlerken bir gün yaşlı bahçıvan ölmüş ve üç kızı üç gün üç gece durmadan ağlamışlar. Zavallı kızlar yoksulluk içinde kalakalmışlar. Bir gece en küçük kız rüyasında bahçedeki fesleğenlerin dibinde dokuz küp altın olduğunu görmüş. İlk önce kız buna pek aldırmamış ama üç gece üst üste aynı rüyayı görünce kardeşlerine durumu anlatmış. Hemen gidip fesleğenlerin dibini kazmışlar ve gerçekten de dokuz küp altın olduğunu görmüşler. Mutluluktan birbirlerine sarılıp ağlaşan bu üç kardeş hemen kendilerine sarayın karşısında güzel bir ev yaptırmışlar ve fesleğeni de oradaki bahçelerine dikip her gün sırayla sulamaya başlamışlar. Meğerse padişahın yakışıklı mı yakışıklı, akıllı mı akıllı oğlu da her gün balkondan merakla bu üç kızı izlermiş. Bir akşam büyük kız bahçede fesleğeni sularken padişahın oğlu dayanamayıp kıza laf atmış: “Fesleğenci güzeli, fesleğenci güzeli! Gece gündüz fesleğen sularsın, fesleğenin yaprağı kaç?” Kız hem utancından hem de yanıtı bilemediğinden hemen içeri kaçmış Diğer akşam ortanca kız çıkmış bahçeye ve fesleğeni sulamaya başlamış Padişahın oğlu ona da laf atmış: “Fesleğenci kız, fesleğenci kız! Gece gündüz fesleğen sularsın, fesleğenin yaprağı kaç?” Ortanca kız da ablası gibi utanmış ve cevap vermeden içeri kaçmış Derken diğer akşam küçük kız çıkmış fesleğeni sulamaya Padişahın oğlu aynı soruyu ona da sormuş: “Fesleğenci güzeli, fesleğenci güzeli! Gece gündüz fesleğen sularsın, fesleğenin yaprağı kaç?” Küçük kız çok akıllı ve zeki bir kızmış ve bu uyanık oğlanın cevabını hemen vermiş: “Ağasın beysin paşasın, gece gündüz camdan bakarsın, gökte yıldız kaç?” Padişahın oğlu bu akıllı olduğu kadar da güzel olan kızdan o kadar etkilenmiş ki, hemen oracıkta ona aşık oluvermiş Kırk gün kırk gece düğün dernek yapılmış, prensle fesleğenci kız mutlulukların en yücesine çıkıp oturmuş, fesleğen ağacı da aşk bahçesinde sevgiyle beslenip büyümüş Ben de düğünlerine katıldım, bana 3 fesleğen yaprağı verdiler, biri benim, biri bu masalı anlatanın, biri de bu şiiri yazan Hümeyra Gün'ün yüreğine mutluluk versin”.TEBRİKLER.....SEVGİLERİMLE....
Şiirde, 'her sıkıntımızda sığındığımız dostluk' özdeşleştirilmiş, fesleğenle... Hatta dosttan öte bu.. Dert ortağı, 'dert alan' ya da...
Unutmak istediğimizde acıları, çirkinlikleri ilk aklımıza gelen işte o dostlarımız değil midir? Şairenin de fesleğeni o işte...
Kokusuyla, serinleten görünüşüyle, çocukluk arkadaşlığı ile..
Tebrikler Öğretmenime....
TÜM YORUMLAR (9)