Aşk ehline tuttum derdim söyledim,
"Bu sendeki ızdırap nedir?" dediler.
Benim içim yangın, halim perişan,
Onlar böyle bir dertten bihaberdiler.
Yaralı gönlümü açtım onlara,
Aşkın kitabını baştan yazdılar.
Dedim ki bu sevda bir ateş benle
Bu sevda önünde sessiz kaldılar.
Bir kazana girdik beraber piştik,
Onlar "dur!" dedikçe odun istedim.
Bu sevda ateşiyle yandık tutuştuk,
Benim feryadımı işitmediler.
Ne çare, bu sevda bir kara yazgı,
Alem neylesin, aşka tutsağı.
Yandıkça yandık, külüm savruldu,
Bu derdin dermanı bulamadılar.
Kemter Abdal der ki, bu aşkın hali,
Bir ömür sürer, dinmez bu ahı.
Yaralı sinemde bir dert var saklı,
Belki bir gün diner gönül figanı.
Kayıt Tarihi : 21.4.2025 15:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şair, gönlündeki ilahi aşkın derin ızdırabını ehil olanlara açar. Ancak onlar bu aşkın yüceliğini ve yakıcılığını anlamakta zorlanırlar, zira şairin ruhunu saran bu ilahi yangın vecd hali onlara yabancıdır. Yaralı gönlünü onlara açıp aşkın sırlarını fısıldasa da, bu ilahi sevdanın kudreti karşısında sessiz kalırlar. Birlikte aynı aşk kazanında pişmelerine rağmen, onların dünyevi "dur" uyarılarına şairin ruhu daha da ilahi alemlere yükselmek ister. Bu aşkın ateşiyle yanıp tutuştukça feryadı, dünyevi kulaklara ulaşmaz olur. İlahi aşkın bir kara yazgı olduğunu derinden hisseden şair, yandıkça ruhunun arındığını ve bu derdine dünyevi derman bulunamayacağını idrak eder. Kemter Abdal, bu ilahi aşkın halinin bir ömür süreceğini, ruhundaki ilahi özlemin dinmeyeceğini ve yaralı sinnesinde saklı olan bu sırrın belki bir gün ilahi vuslatla dineceğini umutla dile getirir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!