Kim hesabını verecek, şimdi bu fidan vaktinde ömürlerin
Sebebsiz öldürülen kardeşime, yüreğine kan damlamış aileme.
Cesetleri inkar edilen talebelere sınırda tampon canlara
Bombardıman altında hayat süren silahsız süngüsüzlere
Kimliği inkar edilen terör diye lanse edilen Vedat’a Kemal’e
Hangi günahın bedeli bu nedenini sizce bilen var mı?
Hangi açıklama örter bu ayıbı, hangi mantık izah edebilir..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hanginiz yaşam garantimi sağlayacak yarın, bu ölüm vadisinde
Söyleyin kimden gelecek,
Bu kan savaşlarında banada kurşun!
Ekranlarda aylık kazancımdan pahalı ingiliz kumaş takım giyenler mi.!
Yoksa güvenlik diye hayat sigortam diye gönderilen infaz melekleri mi.!
bunun yanıtını bende istiyorum .......kim
yüreği büyük olanın sancısı sa büyük olur muş ...
şiir üstatları beni mazur göreceklerdir çünkü ben yazmaya çalışan biriyim şair falan değilim (ama henüz) siz değerli dostlarımın yorum eleştiri ve önerileri doğrultusunda daha iyiye gitmeye çabalayın bir şair adayıyım ... tüm yorumlar için teşekkürler ...Ersan Demir
Ersan Demir tarafından yazılan Feryad ı İsyanım başlıklı şiir sizce nasıl? (10 üzerinden puan verin)
Sayfanızda (hüzünle de olsa) dolaşmaya devam edeceğim...
Genç yüreklerin bu duruşlarını görmek, izlemek, biz yüreği yıllardır yananların göğsünü serinletiyor biraz...
Tebrikler...
çok haklı bir sitem çok yerinde bir haykırış kurluyorum yürekliliğini devamını dilerimm......
Sosyal yaralar hep kanayacaktır, ta ki, gerçek barışın, inancın ve kardeşliğin, biribirine güvenin tesisine kadar. Duygularınızı anlıyor, dileğimizin dostluk, kardeşlik ve birlikte yaşama kıvancının tadılmasından yanadır.
Hüznün ve pişmanlıkların nerelerd hakim olduğunu görmek, hataların tekrarlanmaması için ne yapılması gerektiğinin inancı bence; önce barış için yaşamak ve barıştan yana tavır almak gerektiğidir.
Selam ve sevgilerimi yolluyor, duygularınızı anlıyorum ve bu duyguların şiirini Ant. Listeme tam puanımla alıyorum.
Selam ve sevgiler.
Nafi ÇELİK
Şiir de kelime yanlışlıkları var ,akıcılığı sağlamak için kelimleri benlik mi?bizlik mi?belirlerseniz daha bir mana kazanır.Genel mana Çok acı ve yürekten ve şehit gençlerimizin,ailelerinin haykırışı oldun,Yüreğine sağlık genç şair.
Biz ki Kadere iman edenlerdeniz
Ve biliriz ki
Ölüm ayrılık değil
Ayrılık asla yoktur
Kavuşma arzusu olanların cesareti
Muvakkat ölüm ayrılığını cesaretle göğüsler.
bu dünyadan ayrılığı,
Bir koridordan diğerine geçiş rahatlığında karşılar.
Kavuşma arzusu olanların yüreği,
Ayrılığı
Kavuşma iştiyakı sayar.
Ayrılık elbette hükmünü icra edecektir.
Lakin arzumuz;
Susuzluğun had safhaya çıktığı günde
Bir ab-ı Kevser
Havuzu başında buluşma arzusudur.
Şiir . Atila Yalçınkaya
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta