Ah yar! yetmez mi çöllerde kavurduğun,
Küllerimi rüzgarlara savurduğun,
Cennetinde Cehenneme kovduğun,
Artık bu ömür ağır geliyor bana.
Gel artık gel şu mahzun gönlümü güldür,
Bizi yücelerden seyreden ŞAHIM.
Kerbela odu’na su Padişahım,
Hüseyin! Dedikçe yükselir ahım,
Yetiş ey güzel dost medet ya ŞAHIM.
Hüseyin ırağı yakın eden pir,
Tatlı dilli yârim Şeyda bülbülüm,
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim,
Misk-i amber koku sensin gülüm,
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim,
Hiç kalmadı artık tahammül bende,
-Kavuşamayan âşıklar adına-
Vuslat ülkesine yolun olayım
Sen bülbülüm ben de gülün olayım
Leblerine değen dilin olayım,
Söz vermiştim ben sana,
Hani gelecektim ya sana,
Dalıp düşünürken seni,
Unutmuşum bak, ben seni....
Sanma gönül durulur,
Çocuk aklımla seni ne çok sevdim,
Bu sevda uğruna ömrümü verdim,
Ölüm olur,ayrılık olmaz derdim
Gel gör ki hala bitmez gönül derdi.
Kimler ağlar kimler yanar halime,
Sen ne gülen bahtım ne kaderimsin,
Karanlığa gömdüğüm günahımsın,
Kelepçenden,prangandan kurtulmak varmış nasipde,
Artık ne hasret kasırgam ne de vazgeçemediğimsin,
Ben bu riyadan,gafletten ve senden vaz geçtim….
Aşkınla körkütüğüm başka bir şey bilemem
Boşuna çırpınışlarım, ben sensiz gülemem
Anlımdaki şu yazgıyı neylesem silemem
Bir hüzün çöker üstüme senden ayrılınca
Akşam vakti olunca akıl tutmuyor ayar,
Sefer kıldım giderim dost elinden,
Vazgeçtim o yarin şirin dilinden,
Yönümü döndürdüm yar cemalinden,
Yâr yada yâr oldu bana da ağyâr.
Yar muhabbeti umuttu yarına,
Bana emeklemeyi, sen öğrettin yürümeyi,
Bitmez sorularıma hiç demedin “of be, ne? ”
Kim ister kim ben gibi diz üstü sürünmeyi?
El âlemden bana ne, vurgun yemişim can anne(m) ,
………………………………………………İçim kor dışım kar buz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!