İlk kez doksan kişi arasında
tokat yemiştim.
Geç kaldım diye
nerden bilecekti nerden
geldiğimi yürüdüğümü saatlerce.
Ardından geç olmadı
Batının eskittiği bizimse yeni sandığımız
Herhangi bir şeyi öğrenmeye çalışıyordu
Yıllar sonra çocukluğumuz.
Bu yüzden defalarca aynı jiletle tıraş oluyorlardı
Babalarımız
Bizimse hep iki numara büyük alınıyordu ayakkabılarımız
Aynı denizi seyrediyorduk
Yosun tutarcasına gözlerimiz
Yalnızlığımıza inat martılar uçuyordu gökyüzünde
Ama aynı iskelede ayrı vapurları bekliyorduk ikimiz
Derken binlerce yağmur damlasını yutuverdi deniz
Bu mektubu açabilirsin gülüm
Gökyüzünden misafir getirdim
O yıldız gözlerine yıldız sefa ettim içine
Mısralarına ay ışığı serptim
O güzel yüzün ay ışığı tadında
yansısın diye
Koyun gibi yığılıp üst üste
Garına varmaktı Kurtalanın
Kamyonetle
Sabahlayıp rayların üstünde
Yorgansız yatmaktı
Böceklerin örümceklerin semtinde
Bu kadar bahil olma
sonumuz Arasat
Bir gülümse yüzüme
gönlüm olsun şad.
Debbenim senin
al götür pazara sat.
Herkesin sahiplendiği kimseye
kalmayan İstanbul
Bir cennetsin geze, geze güzelliyi bitmeyen
bir tapınaksın her taşına bile tapılacak
yâda bir ilâhsın yeni kavimler doğuracak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!