Taşır gözlerinden
dibine düşmüş mâtemi.
Buruk tebessümünün kenarında beliren
en azılı ibâdetti seni öpmek.
Adını sayıklatan kâbus gecelerden
Minör sessizliklerden eksiliyor hatırâlarım
Tavan arası bir sensizlik peydâ oluyor yanıbaşımda
Senfonik mırıldanışlar var dudağında..
Sı..ka!
Kalın, taşralı bir kaşın altında; güneş yanığı bir tebessümle beliriyor adının ifâdesi.
Senfonik çağrışımlar, çağ dışı aşıyor kararsızlığımı.
Yarım ses düşüyorum adımdan adını.
Mazeretsiz bir özrüm var hüznüne.
Tımarsız bir yara:
esir kalabalıklara göz göz irinlenirken;
Sana sığındığım günlerden kalma;
edbiri alınmış bir mâzeret,
uydurulmuş bir yalan gibiydi gözlerinin kıyısında görünmek.
Ölüme alıştırılmış çekimser korkulardan,
artık tümcelerden seni sonraya ç/ekimlerken;
sıcacık ocağından bağır çağır bir türkü peydâ oluyor dilimin ucunda:
Bilmezdim!
Ben hiç göğsünde üşümedim ki. .
Hep dilimde taşırdım adından çoğalan şiirleri.
Sonra parmak izlerim safran çürüğü korkular bıraktı boynuna.
Bilmezsin sen;
şimdi avuçlarım serin.
Ellerine soğuk mühürler vurulur parmak izlerimden..
Damga damga sunulur ihaneti bir tümcenin.
Kalemin kömür ucunda kış soğuğuna inat;
üşüyen tüm sözlerimin anısına inat,
sımsıcak bir intihar bekler ucumda.
Ucum;
Yolum düştü Susuz' a,
Hal bilmeze sormaza.
Dil revân olmuş bak;
Haber edin mor kuşa.
Bu ne şimdi kor olmuş?
Sözlerimden tutup da
atma beni denize..
Biriktirdiğin tüm acılar bak bu kafeste.
Dibinde ölü bir kırlangıç,
Ucunda karmaşık bir beste.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!