Sırtımda ademle havadan kalma
Taşıması zor, ağır bir yük
Donup kalmışım tek ucu tutan
Eski bir asma köprü üstünde
Çıkışı yok, girişe sırtım dönük
Özür dilerim ahını aldığım tüm şişelerden
Rakı, şarap, bira ayırt etmeden
Hepsini çok sevdim aslına bakarsanız
Hepsi masumdu, hepsi şişesinde zararsız
Önce açtım kapaklarını bin bir zorlukla
Bazen elim, bazen çakmak, bazen tirbuşonla
Aslı astarı nedir bilmez hiç kimse
Öğrenmek de istemezler nedense
Çünkü deliliktir, bu saatten sonra
Yeşeriverir, kurudu dediğin yerde
Aslı astarı nedir sormaz hiç kimse
Ilık bir ilkbahar yağmurunun ardından
Bir sabah birdenbire
Kazınıp sıcacık ana kucağından
Eritiyorlar cehennem ateşlerinde
Sonra da yapıştırıp sırtına kara bir yorgan
Ayna diyorlar adına
Gökten düşen üç elma gibi
Konacak bir baş bulamadım
Dağıldım, döndüm solmuş güle
Yeniden açmaya tomurcuk olamadım
Özgürlükten bahseden bir tren gibi
Bu şehir boğuyor geceyi sensiz
Işıklar zalim, gece çok çaresiz
Bir kadın yürüyor sadece, içimde
Ayak seslerinden belli bir hayli edepsiz
Bu şehir yoruyor beni sensiz
Al artık şu sazı eline
Yeter sustuğun
Bir türkü söyle çocuk
Sökülen tırnağın
Mızrabın olsun.
Sazının içinde;
Hadi giy ceketini çocuk,
Yolumuz uzun
Yolumuz oldukça soğuk
Şair ceketli olamazsın belki ama
Ceplerin hep şiirle dolsun
Kundağını çıkar, sar beline
Daha önce de geldim ben bu dünyaya
Bilirim zamanın akışını, yakışını
İşte dün gibi kanıyor hala dizimdeki yaralar
İşte hala burnumda sümük, cebimde bozuk paralar
Ellerim ayaklarım büyüdü önce, alnımda sivilcelerim
Bilmem bu benim kaçıncı erişim.
Daha önce de geldim ben bu dünyaya
Bilirim zamanın akışını, yakışını
İşte dün gibi kanıyor hala dizimdeki yaralar
İşte hala burnumda sümük, cebimde bozuk paralar
Ellerim ayaklarım büyüdü önce, alnımda sivilcelerim
Bilmem bu benim kaçıncı erişim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!