serpeliyor üzerimize hiç durmadan
sık dokunmuş bir elekten geçirdiği
pudra şekerlerini.
iyi de; albenisi artsın diye uğraşılan
beceriksiz bir ustanın elinden çıkmış
birazdan satışa sunulacak
Uçsuz bucaksız koca bir orman içinde
Deniz kanatlı zümrütten bir serçe
Gelip senin dalına yuva yaparsa eğer
İşte hayat ancak o an yaşamaya değer.
Gün olur.
Bekçi köpeği gibisin kardeşim;
Sokaktan geçen herkesi
Hırsız sanıyorsun.
Evin kiymetli mi değil mi
Bilmiyorsun.
Gittin…
Gittiğin yerde kaldı yüreksiz yüzün
Umarsız, unutkan, yalnız gittin.
Gittin…
Şımarık çocuklara gibi dudağını büzerek
Yeşil düşlerde solmuş gecen
Geriye bakmaya gücün kalmamış
Sararmış yaprağa dönmüş tenin
Yarına geçmeye gözün kalmamış
Çatlamış mor bir duvarda resmin
İstemekle başlar her şey.
Sen yeter ki iste
Heceyken kelime, kelimeyken cümle
Olmak iste.
Tohumdan fidan, fidanken orman
Olmak iste.
Ve ben, istisnasız her sabah
Umursamadan jilet gibi soğuğu
Sırf denk gelebilmek için sana
Uzatıyorum yolumu.
Ve sen, istisnasız her sabah
Oğlunun kahramanı olamamış
Bir baba kadar çok acıyor içim
Çıktığım yol henüz yapılmamış
Ama tek umudum yaptığım seçim
Kapanmış bir kere kapı
Deli Dumrul olsan da
Açmaya gücün yetmez
Unutup ardını çıkmışsın çoktan yola
Dönüş olduğunu bilsen de fark etmez
Meyvesizliğin verdiği utançla
Başını bulutlara sokmak için,
Uzuyor da uzuyor kavak ağacı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!