“- sülemen dedinizde
“şeerden köye bi öretmen geliii
bi de candarma”
o dedikleyin arada bi de YSE’nin,
Toprak-Su’yun adamları
söz vahtında açılı derler ya;
gari vakıt bu vakıt, ikindi önü
köylü de(ğil) miyiz
bi iresmi cip, doç filen gördük müydü
“-nası olsa para isdemeycekler ya”
çokaşırız başlarına
“-hoş geldiniz meendiz beyler” deye
kimi de “-sefalar getirdiniz abe”
her birimiz
hepiciğiynen ayrı ayrı tokalaşırız
bir bir
sonura “-meraba”, “meraba”, “meraba”
tam anaçlarında mevzilenir,
gözlerinin içine
bal damlaycağmış gibi
ağızlarına bakarız
o ğün de gele-gele
yeşil bi Amarkan Doçuynan
Toprak-Su’yun adamları ğeldi Isparta’dan
Allah ne verdiyse biz hepiciğine gene
mendiz mamelesi çekdik
sütre gerisine çekildik
tohumuna para mı sayıyoz,
“-mendiz bey” deyinşe
bi ceremesimi var,
.mına ğoyan ta!
emme! o ……..
içlerinden biri gasıtdı
“-ben şöferin”
içimizden “ne bok olusan ol
ötekinner mendiz de ne yani” dedik
“sanki sayanda başımız göğe mi değiyo
alt tarafı bi Alla(hı) n selemini verdik
bokunda bosdan mı bitiyo
o “-adım da Sülamann” dedi dik dik
hinci ne yalan söyleyen
şerli gısmı nası;
olmasa bile meendiz-müdür yani patıron
mamelesini severse
köylü gısmıda kendi gibi gonuşan,
kibirlenmeyen,
kendisine depeden bakmayanı bek sevmez
onu tahası kendini adam yerine goyanı
adam yerine gomaz,
etibar etmez
valla bak öyledir,
ne yalan söyleyen
doğruyu ahretde mi gonuşcan
“evin danasından boğa olmaz” deye haralda
neydelim aldık gabil ettdik
eyi sen de şöfer oluvu bakalım
üsdelik de
adın da Sülaman olsun
“-ne bok olusan ol” dedim kendi-kendime
biz de sana “-bey” file demeyviriz olu-biter
daş atdık da golumuz mu incindi a gapberif
herif Ecevitçi’miyimiş neyimiş meğerise
herkeş buna olmadık yerden laf sokuşduruyo
olmadık şeyler soruyo
o da çer-çor demeyo,
onnara cüvap yetişdiriyo
annadıyo da annadıyo gari
sanki bizim köy, bunca yıllık
demukratikligden cayıp da
Ecevite oy verceğmiş ğibi
len bu guminisler bi acayip oluyo ya……..
evel de seninkinin gafasının
ense kökünde gara bi şapka,
bizinki ğibi değil
sırtında mavi gömlek
bıyığı bile hurasında,
aynı mitli Ecevit’in ki ğibi
nem ne şekil
kendini Ecevit sanıyo haralda
senin Sülaman Ağa
zahar adın sülamanısa
adaletçi olman ilazım ya!
o cihetden çocuğunun adını
Adnan, Süleyman goyannardan
oldu bitti haz etmen valla
emme öteykinner
mendiz mamelesinden memnin
gasalışıyollar
kendi aralarında bizinen şakalaşıyollar
geşmiş gün valla halal hoş olsun çay ısmarladık
gene parasını Hoca Emmi vermişdir haralda
vermese de gayfacı onun üsdüne yazar ya
aynı hesap,
ağa olmak golay değil ağa
biz neye ağayız demeyoz
var bi bildiğimiz haralda
neyise, de! bunnar;
tarlaların daşını ayıkladırlarımış,
ganal yaparlarımış,
su akıdıllarımış
sözde köye yeni bazar yolu mu
yapılcağmış neyimiş
herkeş dört köşe valla
öteden beri esgi bazar yolu
a(ğ) zı yokar yandan olduğundan
Tokmacık, Akdışar, Ayıplar,
Çi(f) tlik, Salır dedikleyin
herkeşin ollarda bissürü epabı
eşi-dostu vardır da
hinci yol yüzün-guyu
eniş-aşşa, ovadan olunşa barabar
bi de tomafil file de var gari
yeni yetmeler o tarafı,
bizim gadim dos(t) ları hiş bilmezler
düm-düz şosadan “get gel
Gonya altı sahat” hesabı, ne bi köy görün
ne üş-beş epap bilin
hemi de kese bi yandan
iki sahat dağda bayırda viraç dönmekden
i(n) sannarın başı dönüyo
arabalar hararet yapıyo
benin deyen şöferler
bizim köye çıkamazlar
Gundallılar az mı telef oldular
düz ova insanı olunca
sarpa saramayollar
ne işleri var gelmeyvisinner
emme nişan-düğün derkene
yol yapdılar bizim köyü
neyise;
esgi yol yengatdan açılacak olunşa
valla ne yalan söyleyen
bencileyin esgilerin yüzü gülüvüdü
a(ğ) zımız gulaklarımızda
-devamlı iş- umuduynan
yalakalananlar da cabası
valla bi ben eyvallah edip
el-etek öpmedim
benden maada herkeş gıç yalayollar
düşman işgalinden gurtulmuşcasına
nerdeyse bayram ediyoz
köylünün keyfine deycek yok hanı
derkene, bizim mendiz dakımı gakdılar
höyle savışdılar
Okarı Çemeye doru
tabi köyün üş-beş köpekdöğeni
Mıhtar,
köy bekçisi elpençe-divan
peşleri sıra yörüyoru
üş-beş daa kemik-kemiren
arkamızdan da doçunan
senin şöfer Sülaman efendi
Goca Üseyinin evin yanna ğadar dırmandı durdu
arkasından da köyün çocukları
eşşolu eşekler, hiş doç görmemişler
sankı ıscak geşcek sağmal koyun gibi
kölgeye doçu ğoydu
bizim mı(h) tar
“-Feleğoğlu!
Sülemen Bey seni ünneyoru” dedi
ben başgedikli yanna varan emireri ğibi
şöferin yanına seğidelek vardım
Allah var ya içimden
“-doça binelek bi yere gedecez haralda
bakarsın peynir-dolaz file satar,
harşlık ederiz
hele bi de dutdurdukmuydu
her hafta ısmarıç isderler
her hafta bale-balle yolla
köşeyi dönmek işden deği(l) valla” dedim
şöfer
“-Sülemen Bey şoo götü yere yakın şey ” dedi
bakdım deminki meymanatsız,
saçını camız yalamış şey
len bunun neresi “bey”
tingozanın teki
içimdem “-heyvah” dedim
“-heyvah bunun gözleri hacı ğözü deği
fini-büber yemişiyin de a(ğ) zım yanmış gibi
içimden bi “-heyvah” daa çıkdı alaf-alaf
vallahi billahi
töbeler töbossun
dur bakalım başımıza bi gelcek var emme ne
Allahtan hayırlısı desem de
adamın yanına varınca
şuulum bozuldu
ısçak gumpir yutmuş da
tatarcık olmuşuyun gibi
insan bunu tehnede filen görse
ödü sıdar
şeytan zanneder töbossun yau
“-üsdüne üsdelik doça da binemecez”
“-buyur Sülemen Bey”
senin Sülemen Bey durdu,
nası emme dim-dik
“-buyur Alla(hı) n emri” filen demek yok
nursuz dinini.ikdimin kafiri
bana do(ğ) ru döndü bu gerisin geri
ötekinner de put ğibi durdular,
gari bunu begleyollar
emme hepiciği iki adım ardındalar
yüzüme zert-zert bakalak beni eyicene bi süzdü
sankı bazardan damızlık alacak,
cambaz
sonura dudaklarını büzdü,
gözlerini dikdi,
kısdı
sol gözünü daha çok kısalak
ellerine bakmaya başladı
epili bi duraladı
bu arada ben gaylangaş duruşumu düzeltdim
esas duruşa ğeşdim anam avradım ossun
eller yanlarda yapışık
emme çakdırmadan
kuş avlaycak kedinin etiği ğibi
hafsizden-hafsizden
garın içerde…
göğüs şişgin………..
baş dik……..
dim-dik..!
anam avradım olsun
asgerde bile
böyle bi esas duruş
gösdermemişiyindir.
bu ğarada senin ki;
barnaklarını açabildiği ğadar aşmış
habire ellerini birbirine kavşırıyo
usul usul ayırıyo
ne ğadar bekledik bilmeyon emme
ben gadı huzuruna çıkmış
sübyancı ğibi
terlemeye başladım
ne suçum-güna(hı) m mar
fücutumda ganım dondu
dizlerim tir-tir titiredi
sanki dabanımdan burgu saldılar da
ganım lıkır-lıkır
çekildi ğetdi
valla ta öyle
valla-billa o ğedenner
ani-saat de
hayat o dakka durdu sankı
bireş önce köyün içinde
sağa-sola seğidenner
gelip-geçenner varıdı
sözüm mencilisden dışarı
anıran eşek
havlayan köpek dedikleyin
ün-ses gayboldu daa!
ölü topra(ğı) serpildi üstlerine
dam başında
Hacalların Hacımemedinen garısı
ağıldakı Adillerin Hatma Ğelin
merdimende Kabış Musa’nın Garı
oralarda Depe Ümmüsü, Pese’nin Garı
ya onnar da oldukları yerde daş olup çakıldı galdı
ya da Osman bi suşmu işledi acabına ola deye
maraklarından bize bakıyollar öyle ya gari
Allah vere de anamın habarı olmasa bari
lami-cimi anladasıya ortalığı velveleye veri
ete(ği) ne daş dolduralak yetişiviri
süprüle-ğalı vallahi-billahi
gulağımın arkasında
burnumun ucunda
baldırlarımda
yağırnım birbiriynen yarışırcasına
bi gaşıntı peydah oldu ki ta! öyle
emme nere gaynaşıyon gardaşım
sanki gıprasam
nişancıbaşı Sülemen Bey
yaylım ataşı edecek
dizbağlarım çözüldü-çözülecek
eğişmeye başladım
………
“-dinini.iktimin gafası
gayfaya ğelmeden,
çöğdürmedim de
yada caminin ayakyoluna
u(ğ) rayvısaydım ya
sankı ardımdan atlı govalayodu
bi makene gördük müy dü
dutabilene aşk olsun
emişceg guzu ğibi
zapıradak varıvırıyoz yanarına,
sanki başımız göğe erecek
açcık da yalakalıkdan haz alıyoz
bobam demişleyin
amma Sülemen Bey gibi
birinin geleceğini ne bileyin
müneccim miyin gardaşım
aklıma Turis’in annatdığı geldi
hani gerdek gecesinde, yeni damat
sadıçının tavsiyesiynen
işi birez uzatmış da
gelin de “-hadi gari netçeğsen et
çişim geldi valla” demiş ya
bi yandan kendi kendime gülüyon
bi yandan da gasığımı
desdeklemeye çalışıyon
isdermisin hinci
paçaya aşşa salıvıralım”
valla koca köye irezil-rüsva oluruz
vay ki vay
yanarın ki
köyü terk etmeynen galmaz
ebi-ceddi yolumuz köye uğramaz
yetmez velayetde bile şanımız alı-yörür
“Sülemen Beyin altına saldırtdığı adam”
bi nam veririz ki, yahay
valla gederin dayırasında
anının çatına, orta gabağına bi ğurşun
vurmasam bile bende onu işedirin
onun namı da
“Feleğin Osmanın
altına etdirdiği adam” olu
bi yandan da vesveseleniyon
“-hinci bu adam beni neye çağırdı”
“-neytçek”
“-neydebili yahu”
“-ya(h) utta
neydemez len gosgoca dövletin mendizi
düğmesi ğopsa at(ı) aydan başlar”
“-o gosgoca dövlet,
işi-ğücü burağır
bunun arkasını arar
do(ğ) ruya do(ğ) ru
jandırmaykana gördüm işde
gerçi şöferidim emme
her bokun içindeydim”
netçede helbet arayacak
o dövletin bi memuru
bizatihi ta kendisi
emme adamdakı dövlet ciddiyeti
yahay töbossun
adamın içini titretdiriyoru
bunu hökümetin başına getirecekler
o yonan gavırı,
o anarşitler
o gumunisler
o her boka zam yapannar,
o zart zort edenner
panka soyannar
ona buna musallat olannar
yankesiciler
gaçakcılar
galpazannar
matırabazlar
ürüşvetciler
anaforcular
yalançı şahitler
ehlivukuflar
itimadı sarsannar
dövlete gafa dutannar
adam gayırannar
onun bunun hatırına
garağola adam çekenner
o takike imana gelir
yusuf-yusuf atarlar
dinsizin hakından imansız gelir deye
boşuna dememişler
aslında her memlekete
böyle bi Sülemen Bey ilazım
asayişin berkemal olması uçu
gısa keselim Aydın havası ossun
neçeden sonura
boyumu-posumu beğendi haralda
ya da aklına benim de
Allan bi ğulu olduğum geldi
“-yüklen bakalım nivoyu” dedi
vaa!
cırtlak bi de sesi var incecik
valla şeerli ğarısı sanısın
nerdeee..
birez önceki heybet azamet
nerde hinciki meymenet
valla bi ğülesime ğetdi
neree’ erkeğsen, tapan sıkıyosa
bi yüklenme
“der(h) al efendim”
………
“-baş üsdüne”
…………
başımına selamladım
kasget iman tahtamın üsdünde
“-Sülaymen Bey” dedim
bakdığı yere bakdım
çıklacık demir yığını
deragap omuzladım,
nivo mu neyise
donuz ölüsü mefrat bişiy mubarek de
birez sonura patanaşlamaya başladım
hiş “akıl var izan var”
bu gavırın hişmi yokuşu yok
bunu haralda isan davşıyacak
dedim kendi-kendime
gara-zoruna yüklendik,
yüklenmesen netçen
vay imansızlar vay
“-len dinine yandımın
ben bu işe mamir değilin
ben köyün “köpek döğen”i miyin,
harmandan sonura hak toplayan
koruma bekcisi değilin
hergele çobanı değilin
dövletin sogortalı işçisi heş değilin
Sülemen Beyin çırağı de(ği) lin
mıhdarın yanaşması heş de’lin
yol yapıvıcaklarısa
benim musdakil yolum olmaycak
belki benden az gedip-gelen olmaycak,
emme -arın belası- yüklendik
onu yapan döyüs de
bu külteyi nayetinde
bi insan evladı davşıycak deye
düşünmemiş mi bilmen
ya da sırf Feleğin Osman’a eziyet olsun deye
halketmiş bilmen
adı üsdünde gavur gari ya
bizim köye yollaycağının içini
havayna değil de
cıvaynan doldurmuş
ne tecemilletise
emme……..
bi de bakarsın yırtarız,
bu sayada mayışa ba(ğ) lanırız
emekliliği var, zigortası var
hadi hayırlısı, olur mu olur
millet ehlivukuf oldu da az mı para galdırdı
biz de bi köpek-döğennik edecez haralda
Sülemen Bey bu ğadar
inceden inceye süzdüğüne ğöre
kim bili(r) hankı mihenk daşına vurdu
demek kiyne var bi bildiği
devlet gatında möhüm bi yeri vardır haralda
kimbilir hankı ilimi tahsıl etdi
adamın-boyuna-posuna bakıp da mı
bi makama getiriyollar
“er dayının goç yeğeni”
belki ekdidardan
belki Reis-i Cumhur’un sağ golu
ya da bi senatörün gardaşı file
ya da hökümat içinde
-getdi-ğetdi zamanında - olan biri
o durunşa barabar Allah var ya
ötekinner dut yemiş bülbül ğibi susup da
oldukları yerde çakılıp galmadılar mı
soluklarını dutmadılar mı
bu gudreti bi yerden aldığı besbelli
bu adam bu boyunan buralara ğeldiyse
kim bili nerde-nası bi söz sabıdır
kim bili kimin adamıdır
adamdakı ciddiyet, dirayet
beni iki sahat süzmesinde var bi hekmet
hadi hayırlısı
“-ülen olum Osman,
gapba felek sana güldü getdi belki de”
………………..
felek;
Felekoğlu Osmana kırk yılda bi
felekliğini yaptı
demek ki o gün bu gün işte
Feleğin oğlu olsan ne yazar,
Felek felekliğini gösderdiği
böğüne kadar yüzümüze bi
gülmüşlüğü mü var sanki
emme böğün
suyun okarı akdığı,
dünnenin tersine döndüğü
yamırın yerden yağdığı bi gün olabilir
“-hakkımda;
Osman eyidir,
çalışgandır,
eyi nivo daşır,
usludur ensesine vur lokmasını al,
sesi çıkmaz evel-Allah
gel de seğidir gelir
yat de, yatar-sürün de sürünü
öl de evel Allah ölü” deye
bi istida verdimiydi tamam
ves-selam”
……………
çoluk-cocuk da Sülemen Bey gibi okur işallah”
hatda ilk doğan o(ğ) lanın adını da
“sülemen” goruz
Alla(hı) n emri
ne de ossa velinimetimiz,
şerli olunşa tabi “tekne gazıntısı ” olur
sünnet mi olcak;
Sülemen Bey buyur
gız mı isdenecek,
hankısı olusa
gızın birini isdemeye mi gelindi
“-valla Sülemen Bey bili”
nişan mı dakılacak Sülemen Bey
daksın yüzzükleri,
Sülemen Bey sayasında;
canımız köyü isdedikçene
üş ğünnüğüne geli
on ğün sonura
elimizi-golumuzu sallayalak
dayıraya çıkar varız
erkeğ olan bi horazlansın
tık-tık
Sülemen Bey falanca
bana zert-zort ediyo
basar zile
ça(ğı) rır müdürlere
“-gardeşim Osman’a zert-zort eden
deyus, vatan hayınıdır
.ikdir edin iti
ilişiğini kesin,
şeyini şey etimin
makaryosu, gızıl gominisi”
“-deral efendim”
tabi biz de eşek değiliz
hazır köye ğadar gelmişikene,
südüymüş,
yoğurdu-yağıymış,
yumurtasıymış
valla yalan deği onar bizim
yağlı dolazı bilmezlerdir
ıçcık da palavra sıkarız
efendim bu hazmı golaylaşdırı,
böbrek daşını düşürür,
asdıma, bronşide birebir
ne demeğise
gereğirse basar parayı
Akgulakdan bal alırız
mevsimine ğöre erik-armıt
gerekdiğinde birer sepet
“-buyur bey efendi
benikinner yeyemedi
seninkinner yeyvisin bi
lop lop et olsun
halal hoş olsun”
valla apardumanın adını da
Sülemen Bey Apardumanı goruz
nolcak anasını satayın
sorannara “-bobamız” deyviriz
o da eşşek deği haralda
bobalığını gösdercek helbet
arsa mı “-yap huranın bi köşesine
elekdirik mi, su mu,
Sülemen Beyin selamı var
dayıra müdürleri işini-ğücünü goyvuru
kendi elleriynen ba(ğ) larlar
“-Osmancığım canım gardaşım
Sülemen Beye
mahsıs hörmetlerimizi elet ”
“-eletmemiyin len hiç”
işim bitdikden sonura
hasdir len
gosgoca Sülemen Beyin
hiş işi-ğücü yoğudu da
kimlerin selem etdiğinin tafsilatını mı dinlecek
alt tarafı
belediyede bi abonman müdürü
ferişdah olsan ne yazar
biz de ıcçık şımarmışıyız çok mu
dolaş müdür beye işi düşcekleri
Sülemen Beyin selemi var
o ğüne göre ne ilazımısa
odun-kömür
cep harşlığı
herkesin işi-gaydı neyise ona ğöre
valla benim gayınçılar bek
garibenner
hepiciğini işe sokarın
ha! Allah ırazı olsun deyvisinner
saygıda gusur etmesinner,
çoluk-çocuklarını
sayamda gurtarsınnar yeter
onnar da ha iki ğatlı bi yer yaparsalar
biri Osman Bey Apardumanı
biri de “Enişde Apardumanı” ğor
araba filen alılarsa da
“enişdem sağolsun” yazdırılar
daş atdık da golumuz mu yoruldu
öncetten önce
Sülemen Beyin selamı sağolsun
biz alt tarafı “gocağapı”nın annı-çatına
bi mermer laf(h) aya
gara bi gatıran yazıynan
“Sülemen Bey Apardumanı” yazdırmışıyız çok mu
yeter ki gurtaralım sayasında şu çoluk-çocu(ğu)
aman deyen yeter ki bi okusunnar,
ben de höyle köşeyi bi dönüvüryin de
iş ad komaya ğalsın,
amat olsa ne
memet olsa ne,
anasını satayın
bobamın adını ğoduk da ne gördük,
emmilerimi bile mezerden galdırdım da
oğullarından ne mafat gördüm
“ömürlü olsun”a mı geldi biri
başçavış bacanağın adını ğoduk da
sanki aldı ğetdi mi birini
elinde ilaş varısa çal başına
yazdan-yaza gelip de
çoluk-çocuk tastaman bir ay
gahırlarını çekdiğim cabası
yetmez….
dinini.ikdimin dölleri
öğnlerine konanı yemez
evimizi beğenmez
neyimiş; sergen, dolaf,
gardolap, bazar çöre(ği) yoğumuş
sankı bobanız yapdirividi,
eliynen aldı geldi bazar çöreğini de
ben sizden esirgeyon sanki
len ben sizden daha eyi biliyon emme
yokdan bilminiz siz
yok işda anasına satdımın yoook yok
anam ıramatlıg dutdurdu
“-n’oldum öldüm ille bobayın adını ğo
el ne demez,
hadi benim oğlandan önşe
biri bobamın adını ğosa”ymış
goya meseleme değilimiş
neyimiş ilk oğlanın adı
boba adı olcağmış
hanı zengin dölleri ilk çocuklarının adını
hep bobalarının adlarını gorlar ya
mereseden daha fazla pay gapmak hesabına
hepsi de boba adı koyunca
gene hisseleri aynı olur
valla köylük yerde
ebesinen iş(ti) gal ediliyoz”
………
“-len olum Osman dur bi yau
durduk yerde
hinci bi çuval inciri bok edecen
neyise; tamam-taman
olanın adını Sülemen goyoz
şu takikeden itibaren
sülemen….
……….
pekiii…
Sülemen Bey iş gonusunu halletmesede mi
halletmese de.mına goyan
halvadan dönenin gaşşı(ğı) gırılsın
hatta yenge goşar geli
böbek dakımlarıynan
“-sülemencik keysin”
oyuncaklar esgi-yeni fark etmez
“-sülemencik oynasın”
ötekinnere de kendi çocuklarının esgilerini
hele hele hinci bunnar az çocuk yaparlar
garı yıpranmasın deye
emdirmezlerimiş ya biciğim sarkar deye
başkalarına emdiryollarımış ya
belki bi denedir, oda böyümüşdür
belki de hiş yapmamışlardır
yapdılarısa da
ganatlanıp uşmuşlardır
rağbet bizikinnere olu gari
Alla(hı) n emri
elleri mahkım
bizim garı da yengeye birez itibar etimiydi
değme keyfime
geder öğüne dikileğorun
“-amcası sülemen elini öpsün”
tamamdır bu iş, tamam hat da
darısı ötekinnerin başına
olum Osman,
(y) etişdi bosdan
olmayan işde bi hayır vardır
köylük yerde amat, memet, ibirem, hasan
hepisini goduk da
sülemen aklımıza mı gelmedi nedir
Allahın onarca(ğı) işde;
zengin olcak adamın para
eyi olcak hasdanın dokdur ayana gelirimiş
biz eyi-kine sülemen gomamışıyız
ma’zallah önşeden sülemen gosaydık
hinci boku yeyceğdik
yancağmış gülüm keten halva
elimizde goz galmaycağmışımış
valla billa
hafta sonları bize ğelseler
bizim çocuklar hemen ordan bi otböre(ği)
kumpir ya da fasla gabak böre(ği) etse
len bunnar ne yecekler
yeseler yeseler, el gadak, yarım börek,
hadi hadi bi dene
o da keyfe keder
alt tarafı mamir garısı ya
“kilo alıyorun da
Sülemen Bey kilo isdemez” deye
senikinde bi fiyaka
etsin anasını sata(yı) n
neyise hemen bi olan doğurtmalı garıya
oğlanı adı Alah(ı) n emri Sülemen
amma Allah vere de;
onun ğibi garı sesli biri olmasın da
başka bişiy istemen
hanımı çocuk yapmadıysa
sesleri bunun gibi olu deye
yapmamışdır belki
onun orasını Allah bili gari
obalı onun boynuna
neyise canım
garının güna(hı) nı neye alıyon hinci
töbe töbe
…………
“-yörü ya gulum” böyle bişiy belki de
sanki horaz sesli olsalar nolcak
hatta -zirat danası- ğibi böğürseler nolcak
evel Allah o danayı keser
Sülemen Beye yedirin
sefam olsun anasını satayın
bu keyfine beni gören
aslı yok yaylasında bin goyunlu
sürüsü olan bangir sanır
Canab(ı) Alla(hı) n ne zaman ne halkedeceği
ne z(a) man ne neşet etçe(ği) belli mi
anasına satdımın
ben bu mali hülleler içinde tısılaya tısılaya
Asara okarı sırtlamış(ıy) ın nivoyu hayda
mübarekde mefrat bişiy, çıkla demir valla
bi tefacık bişiy olsun varsın,
bundan sonura dokuzdan evel
yatakdan gakmak yok….
ilerde doça-moça da binecez ha
vay beeee!
içimde doç’a binememişliğin acısıyna
tabii! bizim işi halletmezse
“-işallah tökezir” deyon
Sülemen Bey uçu(n) da
dizi-elleri höyle bi kan çana(ğı) na dönse
hu dakka itibarıyna başga bişiy istemen
deye hayallayon kendi-kendime
seninki habire zert zert
talimat geçiyo yandakınnara
bunda bi fors, bi çalım, bi dubara
sen sanısın dünyayı bu yaratmış
gedikli çavış
gıdemsiz te(ğ) men bile
zolda zıfır galı yanda
bi tarafdan da dırmanıyon
Asarın Bayıra a(ğ) zı yokara
har solukdayın valla-billa
can burnuma gelmiş ya
duralakdan, seninki
“-sence bu yol nerden geşmeli
Osman Bey” dedi bana
sonun da, Osman Bey de olduk
anasına satayın ta!
tam da fırsantını yakaladım ya gari
ben de,
len ha sus gari işde değil mi
şeytan dürtdükçe dürtdü
“-valla biz kör eşşe(ği) n çılbırını gasar da
“-dahh! ” deyviriz,
o bi yolunu bulu evel Allah,
biz de ordan gederiz
hesaba-kitaba,
okuyup-üflemeye
kopye galem tükmüklemeye
dirsek çürütmeye ne hacat Allasen
bizim mendize file e(h) tiyacımız
olmaz evel Allah” dedim
iki ğözüm öğüme aksın
ıratlayıvıdım valla,
ascak mı beni len
ta.mına ğoyan, ne olusa ossun
bu bozuldu……….
emme! hiç oaralı olmadı
kimseye irenk vermedi
bana galısa ötekinnerin hepiciği
işlerinden önşe kıs kıs güldüler
akıllarına gelinşşe de
“-heyvah” çekdiler
“-Alla(hı) m şeremetinden,
azametinden goru” deyelek
o gayat sakin
“-“cahılına sohbet etme sıçdırısın
cam gırığıynan taratlanma bıçdırısın” deye
boşuna dememişler
“adam yerine goduk eşşe(ği)
anımıza dokandı daşşa” dedi
………
“-gorkma!
gene de seni eşşe(ği) n arkasından
getmekden gurtararacak devlet
hu çıbı(ğ) ı al,
ben dur deyene, yüzotuz adım
ğadar düm düz ğet
dut deyinşe dim dik dut
sağ elimine işaret verisem sola
sol eliminen işaret verisem sağa get
kaş adım getdiğini de saymayı unutma”
biz, içimizde
horsamızı almış olmanın ıratlığıyna
sırtladık demir çıbı(ğı) ,
vurduk sarpa gene
bu da demir emme,
demikinnerin yanında guş gibi
içimden “ulen Feleğoğlu
eyi laf sokuşdurdun adama” deye
gedip gederkene
kendi-kendime, “-işde bulduk bi geçi yolu”
hakkatden mendize etiyaç yoğumuş
“-ee demek sadaca eşşek deği,
geçi de yolu buluyomuş”
……….
“-biz de buldug bi yol gediyoz işde”
derkene
“zınk” deye durdum,
aklıma ğeldi;
“-ele! dinini.ikdimin gedesi ele
hinci bu adam beni resmen eşşek yerine ğodu”
valla içim “-cız” etti
depeden ünneyon gari
“-Sülemen Beeeey”
…………….
duyar mı gari dinini.iktimin münafığı
“-Sülemen Beeeey
………..
bunu unutma”
ağşama ğadar garnım a(ğ) rıdı, öykemden
ondan sonra uyur-uyanırın Sülemen Bey,
“eşşek, eşşek osman, eşşek oğlu eşşek” deye
beni gudurtuyo, damarıma-damarıma basıyo
beni hafakannar basıyo her gece
gakıyon oturagoyon zabbah deyinçeye gadak,
garı gözlerini ovcalayalak gakıyo
“-n’oldu len
enki ikrah şeyi bari işme
valla bi ğün evi-damı dutuşcan
Allah m’afaza”
“-zıbar öte yanına
geşmişini.ikdimin garısı”
tevatir bu böyle dövam etdi epili bi
uykuyu-düneği gaybetdim
çoluk-çocuğuna dirliği
dağıda-yazdık az daha
ha deyinçe kendime gelemedim,
asbiyet gatsayım tünlüdü
tavana vurdu valla
bilmen gari onun aklına ğeldi mi,
yonusa unutdu mu da!
ben mayışa ba(ğ) lanmayı filen
çokdaaan unutdum
bereket versin; garı bi çocuk daa doğurmadı
gerçi bizde de o hal galmadıydı da
maazallah adını
“sülemen” gomak mezburiyetinde galıdık daa
valla rüyamıza girer
“-çocuğun adını sülemen go(yu) n” deye
dutdurudu
bayya bi zaman bunu
kimseye deyviremedim,
lağap dakarlar hinci deyvisem
hatta çocukların mendiz olmasından da
geşdim amma
…………..
arada-sırada ordan geşsem,
geşmemiyin canım tabii, geçerin
çikin oluyon valla,
onun yapıvıcağ yolun!
Sülemen Beyin,
okuyup da Sülemen Bey gibi
hökela, kendini beğenmiş olcak
çoluk-çoc(ğu) n
anasını-avradını.ikeyin” dedim
hinci aklıma geldikçene
deyorun ki kendi-kendime
“-gerçi biz de eşşeklig etdik canım
yele tükürünce garenti ıslancağmız
cıvık çamıra foşdadak basarsak
öteki paçayı çamırlatdırız
devlet bizi adam yerine godu muydu
tuncukur, hömermeye başlar yıvıdırız
bilmen o bunu unutdu mu
aklına gelidir belki de
hey gidi hey,ülen Sülemen Bey
hıh hıh hı! , gulakları çinileyesice”
“-belki ölmüşdür”
“-ne ölce(ği) , donuz gibi valla, yaşayıp batır
ölü-mölü ederse mücüde etçek
bissürü adam mar
hemi de eyi adam yaşamaz derler
bu musibetin hiş bi Alla(hı) n guluna
el gadak hayrı dokanmamış ki
guyruk acılı bi ton adam mar
el birlik bayram edecez”
“-Sülemen Bey Angara’ya tayın oldu”
“-ordan da Adabazarı’na
takavid oldu Antelleye yerleşdi
hepiciğinden habarım mar
işallah ölmez sağ olu
o ğünneri ğörüsem
………
bakalım gayrı; bi eyinlik düşünecez
odu-oca(ğı) kör galasıca
nusibet, nursuz, meymanatsız
gahrolasıca”
Kelimeler:
cereme: olmadık masraf, durduk yerde kazara olan kayıp, başkasından kaynaklanan zarar,
bitmek: yetişmek, büyümek
yeni yetme: 12-13 yaşlarında, ergen
kese: kestirme, daha kısa yol
köpekdöğen: köyün işleri için sağa-sola koşuşturan, belaya karışan, eza-cefa gören kişisi.
Kemik-kemiren: muhtarın yakınında bulunarak onun adına işler yapan, yalaka, çıkarcı kişilere için kullanılır.
sağmal: süt veren, sağılır hayvan
mal: hayvan anlamında
götü yere yakın: kısa boylu
camız: manda
hacı gözü: mülayim, hüsnü-niyetli bakış
tatarcık: dil üzerinde sıcak yemekten oluşan kabartı, pıtırcık
tehne: tenha
ödü sıtmak: çok kormak
gedenler: etraf, yanlar
aynı saatda, bir anda, hep birlikte
olduğu gibi, tamamen, bundan böyle, hiçbir zaman
alnın çatı: alnın ortası
iman tahtası: bağır, göğsün ortası, gağüs kafesi
mefrat: aşırı, beklenen-sanılandan iri-ağır vs.
yanaşma: birinin hizmetinde olan, uşak, devamlı işçi
gitti-gitti zamanı: daha sonra zamanı geçmiş olacak zaman, ideal zamanlama, her bakımdan tam kıvamında, (kadın için; kadınlığının gençliğinin-güzelliğinin zirvesinde)
tekne kazıntısı: birkaç çocuktan sonra en son doğan çocuk kasdediliyor
elet: ilet, ulaştır
koca/büyük kapı: ana giriş, giriş kapısı, cümle kapısı
dolaf: dolap, raf
bicik: meme, göğüs
bangir: banker, para babası, banka sahibi, çok zengin
çıkla: olduğu gibi, tamamen, katışıksız, bütünüyle, başka bir şey katmadan, sade, sadece, yavan,
horsa: hırs, kin, öfke, hınç, hışım
hakkat/hakket/hakkaten: gerçek, gerçekten, işin aslı
tünlümek/tüngülmek: sıçramak, zıplamak
tuncukmak: arsızlaşmak, verilenden-vaad edilenden, hak edilenden daha fazlasını istemek, şımarmak
hömermek: horozlanmak, kubarmak (kabarmak)
yıvıtmak: cıvımak, laubalilik, yılışıklık
Kayıt Tarihi : 24.11.2006 12:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Köye dışardan gelenler, bazen, bazılarının gönlünde bir burukluk bırakırlar, Feleğin Osman biraz da böbürlenerek anlatırken aklına geldi 'yediği gol'. Ve böğrüne bıçak yemişçesine, çığlık halinde '- ele! ..' diye baya okkalı bir küfür patlattıktan sonra anlatmaya devam etti Sülemen Bey'i, yıllar önce... Mugallit, neşeli, feleğin hiçte yar olmadığı Feleğin Osman, bir mücadele adamı olarak kaldı hatıramda. Akranımı, arkadaşımı rahmetle anıyorum. Nur içinde yat geride kalanları merak etme.. pırıl pırıl bir istikbal peşindeler onları da kutluyorum İbrahim Çelikli Not: aynı yerde çalışan iki Süleyman vardı, onlar kandilerini biliyorlar biri her devrin iktidar partisinden, diğer her devrin muhalefet partisinden biri beni bilir ben ötekini bilmem o anlattı
İbrahim Çelikli
TÜM YORUMLAR (2)