sabah ezanı okundu
Rahmanla konuşmanın vakti şimdi
camı açıp güneşi içeri alma anı şimdi
şahsiyetimin bütün girinti ve çıkıntılarına
canlı hayatın seslerini
tüm şehri bütünüyle
şehrin havasıyla dolu ciğerlerim
kaptırmışım kendimi sefaletine
para tuzaklarına
her kuruşunda alnımın teri mevcut
bir sürü emek, bir sürü çaba
bin küsur hayal
çoğu zaman kaybedilmiş
bir kuş gibi uçup gitmiş
çoğu zaman
kendilerinden eser yok
her gün
zihnimin arka köşelerinde bir gürültü
olabildiğince bir patırtı
içe doğru yankılanan bir nevi gök gürültüsü
eritici parlaklıkta
yutucu karanlıkta
ayrı ayrı perdelerde
titreyen
uzunca bir zaman hasbıhal içindeyim
son derece hamiyetperver bir muhasebe bu
işin içinde inançlarım, duygularım
koskoca yarım asra sığmış
her bir saniyesi kaydedilmiş
geçmişten kalan buhranların zihindeki sesleri
ruhsal yaralardan kalma derin izleri
veda olan sesler
bin bir gece masalı sesler
yapışkan, kirli sesler
zihnimle sarmaş dolaş sesler
bir nevi arınmak gibi suskunluğa sığınmış
serin gölgesini yitirmiş
bir temerküz kampının rutubetli hücresinde
beynime son kurşunu sıkarlarken
hep bir şeylere geç kalmışım
unutkanlığımı severim en çok
apansız paniklere dönüşme heyecanımı
acıların yıl dönümlerini yaşarım bazen
geceler ve gündüzlerin geriye bıraktıklarından
hayat ve ölümlerden
yüksek yerler hep fırtınalı olur derler
kasırga koparan bulutlarla müzdeviç
yıldırımlar, şimşeklerle dolu
yıldızlarını saklamış göğüm
harp etmiş ayla güneşim
askerlerimin ödü kopmuş
mızraklarını atarak sıvışmışlar savaş meydanından
bir madalya gibi taşırım mağlubiyetlerini
hayatın ta gerçeği onlar
hıfzımın ucunda salınır durmadan
kalp kırıklıkları , umutsuzluklar
gecelerin nemi, göz yaşları
secdeye değen alın terim
bir daha aynı hatalara düşmeye gücüm yok
baş kaldırmaya da
isyan etmeye de
yeni bir iktidar için
yeni bir meşrutiyet için
seç seçebildiğin kadar
ne almak istersen, hepsinden birer birer
cümlelerden kelimelerden hecelerden
mesela bir selam cümlesi seç
namaz sonunda sağına soluna vermek için
fecrin çıkmasına ramak kala
ta göklerin içerisinde ışıl ışıl parıldayan hilali seç
sabahları seç
gümüş yüzlü göğü seç
kasımpatı çiçekleri gibi içimde büyür bir şeyler
karmaşık düşlerin paslı demlerinde
ay parçası hala yüksek dağın yamacında
bir başına karanlığın bekçisi
üstümü örten sıcak eli
en çok sevdiğimi hatırlatır bana
her günün bir yarını var elbet
ürkerek gaz lambasının fitilindeki ateş gibi
usulca göğe doğru tırmanan
simsiyah bir gökyüzünün üstüne asılmış duran
göz kamaştırıcı bir yıldızın suya yakamoz bırakması gibi
ta derinlerden bilinmeyen tabakalardan gelen
feyiz, bereket fışkırır toprak
dudağımın dokunduğu su gibi
umman olacağı cihete nehir coşkusuyla akar gider
üstüne güneş çeker ellerim
nefes aldığım her yer güneşlenir
şüpheyle cebelleşen aklım susar
kendi sözümün gölgesi susar
susan konuşan ben değilim
akışkan düşüncelerin ince şavkıydı
mecalsiz kalışıydı
sessizliğin çatlaklarından sızandı
zihinde büyüyen sözcüklerin tohumlarıydı
susan
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 18.1.2022 08:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!