2004 yılında Ankara'da soğuk bir bahar ayının üçüncü pazartesi günü doğan şairimiz, hayatına Ankara'da devam etmektedir.
Ne yapabilirim ki bu sürede?
Fotoğraf çekerim belki,
Belki hatırlarım,
Seni küçük bir şarkıyla.
Bilemem ne yapacağımı.
Kalem ve kağıda sarılır,
Bakıyorum da
Artık ortalık şakayık kokmuyor.
Ya da kokuyor da
Sen yoksun diye hissedemiyorum.
Başımı döndüren tek şey kaldı.
O da malumunuz,
Bir yılbaşı gecesi girmiştim ilk defa,
Hayatımın özgürleşeceğini bilmediğim o siteye.
Değişik bir havası olduğu kadar,
Rahat da hissettiriyordu.
Çıkmak istemiyordum sanki o evden.
Evin içindekilerden mi kaynaklıydı,
Derin bir sessizlik,
Ardından gelen düşünceler.
Yanan sigara korunun,
Küle dönüşme anı…
Akla gelenleri,
Bir, bir kâğıda dökmek gerek.
Cemal’in babası öldü,
Gözleri kör, ömrü yarım oldu.
Bir garibi babası dövdü,
Suratı utanç, gözleri yaş doldu.
Çocuktu, bilemezdi suyu taşımayı,
Bir şiirsin, anlamın derin.
Bulutlu hülyalar gösterir gözlerin.
Anlam bulur her rengin tonu,
Senden alınca izin…
Sen gülünce çiseler yağmur,
Böyle sene 76 sanki
Köşeyi dönmüşüm
Arabadan iniyor biri
Kalbim hızlanmakla kalmıyor,
Yerinden çıkacak sanki.
Bir solcu, kahkül kestirmiş belli.
Ev dört duvarı olan bir yer değildir,
Siyah saç,
Yeşil göz,
Gülünce kaybolan gözlerdir.
Demişti bir keresinde bir kadın.
Aşka inanmazdım,
Külle ve dumanla bile yazardım,
Adının her harfini bir bilinmeze.
Riyakarlıkla dolu bu dünyada,
Riyasız bir ayna sanki seni görmek.
Belirsizlikte boğulanlara,
Çözüm bulmak mesleğim.
Bir gece ansızın başlamıştı.
Habersizce aynı şekilde,
Yoktan var olmuşçasına
Vardan yok olarak
Gecenin kör karanlığında bitti.
Çaresizliğin üstün noktası sanırsam bu halim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!