Lut fedip bir oku yazdıklarım sana ne anlatıyor
Bir bahaneyle seni gördüğünü anlatıp kimi kandırıyor
Her sorulan soru bilmece suçluluk andırıyor
Dedim kendi,kendime ne idi kastınız neyi hatırlatıyor
Anlatılanlar şekillendi şimdi kafama oturdu
Birden tut elli dördüncü Er Atsızda seni altın ettim gümüştün
Sen yazılanların zıddını tavur edinip aksini düşündün
Usandım, ama yazdım seve,seve her halinle düşümdün
Sen üzerine düşen gayreti göstermedin kendini düşündün
Derler hayvanlar koklaşa,koklaşa İnsanlar konuşa,konuşa
Orhan dediler sana okuda adam ol
Sanayi sana göre değil bu başka yol
Bedene göre yok burada elbise sana bol
Piston gömlek uymaz krank nede kol
Tutturdun olacağım diye bir de asbay
Er atsız oldu elli sekiz bilemem daha kaçı
Sinirlerim bozuldu sabrım taştı
Yeter artık vurdum duymazlığın sınırını aştı
Boşa geçirdin ömrü söyle senin yaşın kaçtı
Zalim sin zalimden de zalim be erat sız
Yok olmuş duyguların bakar körden farksız
Müflis sin oniki aydan altısı yok Mart sız
Yok gelecek ten ümit kayıtsız şart sız
Yürür sün Kar üzerinde etmezsin belli
Bakma aşk fakirlerinin masallarına,anlarsın beni sonunda
Baksan şu kelimelerin fikrine taşıyan benim koynumda
Yanılmaz adalet terazisi benim vebalim boynuna
Yüreğim ummanlar kadar geniş adalet turunda
Verilsin iyi yada katlime yazılsın gayri ferman
Sevdim mi sevildim mi bilemedim ne idi hakkım
Demedin tek kelime hep gözünle, gözüme baktın
Döndürdün yılan hikayesi söndüm nede yandım
Maziden arta kalan larla övün madalya takın
Senin için sevmek urgan yapılmış kalp resmi yakasız yelekler
Müslümanız diyenler uymuyorlar bile islamın beş şarta
Tutmaz Oruç,tutanada yok saygı bak gence hele karta
Hastası ihtiyarı da ulu orta sokakta yeniyor pasta
Yok ta Dinden Kitaptan haberimiz beyin ve kalpler olmuş hasta
Gayrimüslimler başka konuda gösterirken Dinime saygı
Akay oto tamir hanesidir bu güzide mekanın adı
Çocukluğundan bu yana gülmedi yüzü yok tuzu tadı
Konya dan tut araplara kadar geçtide bunun kayıdı
Araştır yok tur Hüsamettin in gibi insanların sayısı
Bunca kusurlarını görmezden gelen benim bu insan
Duy gör artık sana yazdı kalem sesleniyor bu lisan
Kim düşünür bu duyguları araştırıp bir sorsan
Dilim yapar dellallık yeter gayrı yuvamızı kursan
Ellerim cebimde dudağımda garip ıslık çıkarsın karşıma ansızın
100. Yıl Marşım