Kayıp.
Geçtikleri tüm yollara ekmek kırıntıları bırakan kardeşlerin masalından çıktım bugün.
Ormanda kayboldum.
Delirdim çaresizlikten.
Ayakkabısının tekini merdivende düşüren kızın masalına konuk oldum.
Saat on ikiyi vurdu.
Gözlerimde tekrar eden bir hastalık
Soldurup duruyor tüm renklerimi.
Al git sesini. Çıplak, sade, olduğum gibi.
Nefesi kesilsin isterse oynaştığın zamandan kalan yüreğimin.
Bırak beni.
Fenerbahçe'de bir akşam üstü.
Deniz sakin.
Yayalar mutlu.
Garsona açık çok açık bir çay siparişi veriyor.
Yüzünde eskiden kalma bir alışkanlıkla
Kıvrımlarında dans eden gülümseyişine eşlik ediyor.
Gözlerinin önünde
İp atlamaya çalışan afacan çocuklar gibi zıplayıp dururken bıraktım bedenimi.
Ruhuma batırıp durduğu iğnelerinin kör ucunda kalbim ah etsin diye.
Kin kusarak.
Dilinin altına sakladığı " cezan ağır olacak" diye tehditleri
Kapısı penceresi kırılmış
Çatısı uçmuş rüzgarda evimin.
Dört duvar arası yalnızlıktayım.
Ne zaman kalabalığa karışsam siliniyor izlerin.
Kimsenin gönlüne düşemiyorum bir türlü.
Yapamıyorum sen gibi sevmeyi.
Son umudumuzu da kaldırdık rafa.
Ayaklar altına serdiğin yeter deyip onurumuza attık tokadı.
Nasıl bir yıkılıştı.
Ne devrilmeydi o son kelimenin yokluğunda?
Hangi aşka sarılacağını bilmeyen kollarında sabahlar gördüm ben.
Akşamlara yürüdüm tereddütsüz.
Saçlarıma benzin kokusu sindi bu intihar girişiminde.
Ellerim kapandı kapı kilitlerine.
Gürültüsüz.
Hayat akıp gider.
Yine camından aynı manzaraya bakar,
Okuyamadığın plakalarında yoldan geçen arabaların
Yolculularının yolculuklarıyla hayallere dalarsın.
Yine yüreğinin üstünde tamtam dansı yapar karıncalar.
Hadi çekilin gidin yuvanıza dersin.
Aralık.
Her anı anılardan çalan.
Kalbin titreyişinde donmaya mahkum.
Alnından,
Sırtından,
Avucundan damlayan.
Kesik ellerim.
Gözlerime yığılan zemheri.
Yazgısı bozuk. Dili tutuklu.
Uzanmış ihanetin koynuna. Arsız, yarınsız, çözümsüz.
Sırdaş bildiği karanlık yakmış kendi alevini.
Ne düşmüş uçurumdan ne düşüşmüş karşılayan yollarını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!