Böyle inilir çukurlara
Basamak basamaktır hepsi
Kimse bir anda atlamaz oraya
Hayat zorla savurmaz kimseyi
Bir rüzgardan kimse düşmemiştir
Her gidenin bir amacı vardır
Gece olup lambalara uğrayınca ışıklar.
Ve inlerinden temkinle çıkarken yaratıklar.
Sarı sokakların kimsesiz evleri hala boş.
Yalnızlığa saplanmış bu yolculuk ne hoş.
O zaman gözler eski bir dostu arar.
Kaldırır zaferini, son kozunu harcar masada.
Tokuşturur; biz içmeyeceksek, kimler içecek be aga?
Sonra iflas etmiş ciğeri, bir elinde sigarasıdır.
Ona yaklaşılmaz; o, dünyanın en dertli adamıdır.
Bir gün habersiz çıkarsam karşına
Ellerin telaşla kırıkları ararsa
Yavaş adımlarla yürürsem üzerine
Gözlerin ufacık duyguyla bakarsa
O an korkunu ellerime alırım
Kalan cesaretinle kaçarsın kenardan
Sabahı görmemek yine doldu içime.
Saat beşi bulmuştu çevrile çevrile.
Gelsin, mama vereyim kapıdaki kediye,
Gelsin de besleyeyim onu gizlice.
Adımlarımın yönü dışarıyı gösterir.
Bir saati tutmuşum bir hafta diye,
Memlekete özlemler hep lafta diye,
Beklerim yurdumdan esen rüzgarı,
Ağır ağır eriyen bir mumum gurbette.
Belki ateşimi söndürmez tamamen,
Yurdumdan ılık bir köy havası esse
Anam beni yanına oğlum diye çekse
Şu koca dünya bana mahbesse
Penceresi yine memleketimdir.
Anlamaz gözleri kamaşmış avareler
Avuçlarımda kainatın bütün mücevherleri.
Sıkıca tutarım hiç kaybetmemek adına.
Ve arkamda dostluğun paralı askerleri,
Ne diye beslerim bir kaç gece uğruna?
Dostlardan geçeli çok zaman oldu.
...
Belki bir taşın girintisinden
Kırıklarından
Kırıklarından saçların, yolların, duvarların, ikimizin
Nehir gibi aktığı zamanlardan aşkımızın
Kararmış semadaki bulut
Yaza kalmış iki ayımız.
Hep beraber yaşayıp varacağız.
Buluttaki kimse lütfen yağınız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!