İğnenin deliğinden geçebilmekse hayat; İpekten bir ok olmalı, o kadar rahat geçmeli ki görenlerin nutku tutulmalı, bir o kadar da aşılmaz olmalı. Uğraşmalı yani öyle her baba yiğidin harcı olmamalı... Bunu yapabilenin önünde eğilmeli... Yani bir Kaplumbağanın tavşanı alt etmesi gibi zor ve bir o kadar ulaşılmaz; yani dedikleri gibi anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az! ...
Yağmur yağıyor bu şehrin caddelerine.Gökyüzü ağlıyor,ağlıyor bilmem niye...Bir şeyler haykırıyor tabi duyabilene! Çok bunalmış belli,belli bu kadar içlendiğinden. İçini döktün,döktün yine...Ben gözyaşlarında ıslandım...Belki temizlenir ruhum diye,belki anlarım hislerini diye...Belki, belki, belki...
Param parça şimdi dizlerim.Yanlış anlama ben çocukken bile adam akıllı düşmedim...Ben sadece kalbim acıyınca atarım kendimi.Düşe düşe büyüyecek lafını geç ve yanlış anlayanlardanım anlayacağın...Bunu bana anlatmak biraz zaman alacak anlaşılan...Belki de anlamak istemememdendir.Karma karışık duygular içerisindeyim.Tüm kolonları alınmış bir bina gibiyim yani.Birisi vah dese harabeye döneceğim.Gök hala mavi mi onu bile bilmiyorum asında.Yağmur hala ıslatıyor mu insanı...
Hep yarım kalmışlığa içiyorum...Bir yarımın nasır tutmasına...Gitmelere içiyorum gidipte dönmeyenlere...Âmâ olmuş gönüllere içiyorum adım ayyaşa çıkmış çoktan...Olsun unutturmasa da yarım kalmışlığımı; en azından zamanı dolduruyor kadehime...Tüm boşlukların doldurulması şerefine içiyorum.Yıldızları izliyorum...Her kayan yıldızda aynı dileği yineliyorum...Ben nasır tutmuş diğer yarımı diliyorum...
Gündoğdu özlemime kavuştum,gün doğdu özleme hasret...Gün doğdu güneşim oldun,gün doğdu kara bulutum...Ama ne olursa olsun yeni doğan güne özlemle tutundum.
Duygularımı kim çaldı benden! Kim aldı sevinçlerimi,hislerim,düşlerimi... Kim kırdı beni bu kadar? Neden sevemiyorum eskisi gibi? Kim yordu bu kadar beni. Her gün daha da körelen duygularımı kim törpüledi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!