Duygularımla hapsettiler beni.
Ayaklarıma pranga,
Ellerime kelepçe vurdular.
Dünyamı kendi silahımla kararttılar.
Dilimi kendi bıçağımla kestiler.
Penceredeki uçurtmayı uçuramadan,
Şu acı hayatıma
Tuzunu da ekledi
Bu yanan ciğerimin
Külünü de istedi
Ağzımı bir açarsam
Karın suyu beni selde boğmadan
Kurbanın olurum yelken olup gel
Koca dünya başıma yıkılmadan
Gadanı alam dağı aşıp ta gel
Vatanımda bulutlar dolaşıyor
Seçim yaklaşınca iner meydana
Hepsi de birbirinden geveze
Ballı ağızdan çıkar tane tane
Arı kovana girer iş bitince
Ne oldu vekilim arımı soktu
Niye yalan söylüyorsunuz bana hayat,
Göz yasım akmayacaktı,
Gözümden seller gelmeyecekti,
Bak yine seller geliyor gözümden,
Niye yalan söylüyorsunuz bana hayat.
Yiğidim diye gezersin her yerde,
Kalenderim diye avunursun bin yerde,
Yürümesini bile bilemeyeni düz yerde,
Kafasına sıkarsın hiç yerde.
Olmadı Osman’ım hiç olmadı
Özlüyorum seni mektup zarfında
Gözlüyorum gözünü gözümün yasında
Koyuyorum hayalini başucuma
Seveceğim seni olmasan da yanımda.
Gök ağlayıp toprağa
Yüreğime kan damlar
Ben tuz dökene kadar
Sen mendilsiz bırakma
Gönülden şiir akıp
Hani olur ya ismimi anıp
Sinirin tepene çıktıysa
Bilmeden de olsa da seni
Üzdüğüm için özür dilerim
Şiirim sahipsiz kaldıysa
Söyle palyaço söyle
Bu halin nedir böyle
Otur yanma şöyle
Boyalar neden öyle
Yüzünden boya akmış
harkuleda tebrık edıyorum