Biraz Güneş,
azıcık ateş
ve az-biraz deli kokarlar
Yerlerinde duramazlar!
Onları anlaması güçtür,
Düştüm bir abarın içine!
Islanır dimağ, ruh ve beden
mürekkebin değmesiyle düne!
İtikat bugün tamdır, hazırda kefen
Hevlden çıksam sanki, biçiddir tutsaklık!
Evimin arkası karanlığa boğulmuş,
ben ise tam ortasında, kararsızım;
önü sahte aydınlıklarla dolmuş,
içimde sokak çocukları tıklım tıklım
Ne selam veren var,
İstanbul'da büyük bir cinayet işlendi;
sanığı belli,
tanığı meçhul
Marmara bile kusuyor artık bu midesizliğe;
halkı suskun,
Bir adres vereceğim sana
Ne duruyorsun, yazsana
Göçmen mahallesinde,
tek yönlü sokak üstünde
Bacasının kara dumanı
korkutur belki
Peri bacalarından işitilir türkülerimiz
Tezene vurdukça sazda inler sızılarımız
Kazanda kaynar salçamız
Sacda pişer gözlememiz
Kırmızı bültenle arıyorum benliğimi
Sabıkalıklardan geçiriyorum gözlerimi
Bazısı ikizim gibi,
bazısı yanımdan bile geçmemiş
Kimisi mutlu çıkmış,
kimisi hayattan bezmiş
Bağrım çağlar taşar Kızılırmak,
yanlarım kırık dökük çanak-çömlek
Kızlarım ana kucağı, açar yufka ekmek
Oğullarım baba ocağı, giyer keten gömlek
İki kafiyeyi bir araya getirmek şairlik oluyorsa
evet, şairlerin en alasıyım;
iki kafiyeden daha fazlası gerekiyorsa
demek hala şair olma yolundayım
Eller kane,
yürekler pare,
lütuf cane
Duyan hisseder mı anlaşılmaz
Anlaşılsa da sükut olmaz
Nagihan!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!