Farklı Olabilmek Şiiri - Nurhayat Nalçacı

Nurhayat Nalçacı
57

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Farklı Olabilmek


Gecenin ilerleyen anlarında evdeki telaş artmıştı. Küçük kız hayretten açılmış gözleriyle seyrediyordu minnoşunun kıvranışlarını ve annesinin dualarla karnını sıvazlayışını. Minnoşun doğumu zorlaşmış, ikinci yavru bir türlü gelememişti dünyaya. Sabah ezanlarıyla birlikte beklenen yavru da merhaba dedi bekleyenlerine. Telaş ve hüzün küçük kızın sevinç çığlıklarına bıraktı yerini. Anne rahatlamış, kız boncuk boncuk bakan siyah yavruyu gülücüklerle karşılamıştı. Birden beklenmeyen bir hareket geldi Minnoşdan, yeni yavruyu temizleyip sarması gerekirken önce koklayıp sonra saldırdı, küçük kız zor aldı yavruyu elinden. Annesi de şaşırmıştı bu beklenmedik tavra. Yavrucuk korkmuş sinmişti iyice. Annesi;
- Mutlaka bir nedeni olmalı minnoş hiç bir yavrusunda böyle yapmamıştı. dedi.
kendi kendine. Yavruyu alıp incelemeye başladı. Kapkara ipeksi tüyleri cıvıl cıvıl bakan gözleriyle çok şirindi. Ama o da ne yavrunun bir eli yoktu! Anne ve kızının gözleri doldu, demek ki yavru sakat diye öldürmeye çalışıyordu kedi. Kız öyle üzüldü ki ağlamaya başladı. Hıçkırıklar arasında;
- Anne minnoşdan nefret ediyorum atalım onu evden, artık onu görmek istemiyorum! dedi.
Annesi;
- yavrum o bir hayvan, doğası gereği özürlü doğan yavrunun çok sıkıntı çekeceğini, doğal ortamda zaten yaşayamayacağını hissederek onu bu işkencelerden kurtarmaya çalışıyor. Üstelik insanlar bile özürlü olduğu belirlenen bebeklerini aldırabiliyor. Kanunende cezası yok. Böyle tepki vermen yanlış sonuçta o bir hayvan. dedi.
Küçük kızın kafası çok karışmıştı hıçkırıklar boğazında düğümlendi bir an. ' İnsanlar bile özürlü çocuklarını öldürebiliyor' bu cümle yankılanıyordu beyninde ve 'anlamam imkansız böyle bir şeyi anne' diye söylenerek yavru kediyi bağrına bastı. Bir daha minnoşu hiç sevmedi.

Mecburen yavruyu anne kediden ve diğer kardeşinden ayırdılar. Çünkü ne zaman yanına koysalar minnoş saldırıyor ve boğmaya çalışıyordu. Yarunun adını boncuk koydular, bazen annesini zorla tutarak emzirdiler, bazen damlalıkla süt akıttılar. İki ay da toparlandı. Diğer kardeşi sepilip büyümüş ama boncuk biraz çelimsiz kalmıştı. Olsun yine de yaşıyordu. Küçük kızla yatıyor, onunla oynuyor, onunla yemek yiyordu artık. İkisi hem arkadaş hem anne evlat gibi olmuşlardı. Boncuk topallayarak zor yürüyor ama türlü şirinlikler yaparak anne sandığı küçük kıza arkadaş oluyordu. İkisi de çok mutluydular. Üstelik diğer yavruya göre çok daha akıllı ve alımlıydı. Yasaklara aynen uyuyor, hiç bir eşyaya zarar vermiyor, kimseyi tırmalayıp ısırmıyor, ortada bırakılan yemeklere bile dokunmuyordu. Hatta bir gün sokakta oynarlarken minnoş ve sağlıklı yavrusu tekir belediyenin sokak kedilerini öldürmek için attığı zehirli eti yemeğe kalkmışlar, boncuk çılgınca miyavlayıp onların önünden aldığı eti patisi olamayan koluyla itekleyerek zehirlenmelerini engellemişti. O günden sonra minnoş da boncuğa yaklaşmaya çalışıyor ama her adımından sonra utanarak duruyor, derin derin yavrusuna bakıyordu. Boncuk annesinin üzgün ve pişman halini de anlayıp gidip onu yaladı. Böylece evdeki gergin ortamda bitiverdi. Ancak büyük bir sorun daha vardı ki kızın aklına geldikce içi yanıyordu. Annesi bir gün ona;
- Bak kızım bu yavru dişi. Minnoş da dişi iki dişi kediye birden bakamayız. Boncuğu isteyen olursa veririm çok bağlanma sonra üzülürsün. demişti.
'Kimse almak istemez belki' diye kendini avutuyordu o da.

Bir gün ziyaretlerine gelen komşu, yavruları gördü ve çok sevdi. Bilhassa boncuğun terbiye ve zekasına hayran oldu, onu almak istediğini söyledi. Anne;
- Ama bak bu yavru özürlü sonra geri getirme. dedi.
Konuşmaları dinleyen küçük kız çok üzüldü.
- Boncuk özürlü değil anne onu öldürmek isteyen annesi özürlü! deyiverdi.
Komşu kadının gözleri doldu, titreyen ellerinde tuttuğu yavru yavaşça sıyrılarak kızın kucağına atladı. Anne, şaşkınlıkla yavrunun doğumunda yaşananları ve sonrasında boncuğun nasıl anne ve kardeşinin hayatını kurtardığını anlattıkca komşu hıçkırıklara boğuluyordu. Kadın biraz sakinleşince, olanlara anlam veremeyen anne ve kızına döndü; 'Ben bu yavruyu haketmiyorum, çünkü ben de özürlüyüm, ama bugüne kadar yaptığım büyük hatayı anlamamıştım. Allah'ım beni affet! eğer işine karışmasaydım benim de belki bir uzvu eksik ama başka değerlerle bezeli bir yavrum olabilirdi.' diyerek hızlı adımlarla yanlarından ayrıldı. Sokağın sonuna ulaşmasına rağmen kadının utanç ve pişmanlık hıçkırıkları duyuluyordu.

Evet komşu kadın bir düşünme ve görme özürlüydü. Hayatı bütünüyle görüp, anlayamamış, ön yargıları ve şartlanmış beyniyle yavrusunun katili olmuştu. Bunun tedavisi de /telafisi de yoktu artık!

Hayvanlardan farklı olabilmek, hangi nedenle olursa olsun bebeklerin katline göz yummamak dileğiyle..........
Nurhayat NALÇACI 31Aralık 2008

Edebiezgi.com sitesinde günün yazısı seçilmiştir. Site yönetimine ve seçici kuruluna teşekkür ediyorum.
DOST YÜREKLERDEN;

KİMLER ENGELLİ

Engelli deyince bazı vücut fonksiyonu zayıf kişiler akla gelir. Bu durum bu kişilerin toplumdaki fonksiyonları engelsiz kişilere göre daha sönük kalacağı anlamına asla gelmemelidir. Bazı durumlarda engellilerin engelsizlere göre çok daha üstün nitelikleri olduğu kesindir.

Stephan Hawking çağımızın en tanınmış bilim adamlarından biridir. Hawking’e kadar 20. yüzyılı sarsan iki teori olarak bilinen Genel Görecelik ve Kuantum Teorilerini birleştirerek Evrenin bilinmezleri olarak kabul edilen kara delikleri kuramsal olarak açıklamayı başarmıştır. Bu değerli bilim adamı bir motor nöron hastalığı olan ve tedavisi olmayan Amyotrofik Lateral Skleroz hastalığı nedeniyle giderek hareket yeteneklerini hatta son zamanlarda konuşma yeteneğini yitirdiği halde bilgisayar yardımıyla bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir.

Şimdi bir çocuk düşünelim ki doğuştan kemik erimesi ve buna bağlı akciğer sorunları nedeniyle doktorlar 5 yaşına kadar yaşayabileceğini söylesinler. Sözünü ettiğim kişi şu an 17 yaşında bir delikanlı. Her ne kadar sürekli tedavi görmekte ve yatağa bağımlı olmakla birlikte kullanabildiği 2 parmağıyla bilgisayarda web siteleri hazırlamakta ve şarkı sözleri yazabilmektedir. Biz 20 parmağımız, ellerimiz, ayaklarımızla onun yapabildiklerinin ne kadarını yapabiliyoruz?

Ve bir hanım kız, ilkbaharı ve nisan yağmurlarını çok sever. Hayatı çok sever dahası. Sevmekle kalmaz, yazdığı kitaplarla insanlara hayat dersleri verir. Bu hanım kız hayata Cerebral Palsy adı verilen bir rahatsızlıkla ve birçok sağlık problemi ile başlar. Yaşam onu kötü bir “hoş geldin! ” ile karşılasa bile sonradan yaşama azmi onu fark etti ve yüreğindeki kumruları; sıcacık bir 'merhaba'ya çevirdi.

Bu dünya iyisi hanım kız şimdi 21 yaşında ve her genç kız gibi o da son zamanlarda bir gönül macerası yaşıyor. Delikanlı 28 yaşında. Konuyu sürekli gittiği psikologuna açtığında şöyle bir yanıt alıyor; “Bu delikanlının hali vakti yerinde bir kişi iken daldaki elmalar dururken yerdeki çürük elmaya uzanmasında bir kötü niyet seziyorum.”

Yanlış okumadınız. Bir psikolog bu. Hani bunalımlara, girdiğimiz zamanlar onlara gideriz. Özellikle de aşağılık kompleksine. O da bizlere moral verir. Bizim normal insanlardan aşağı yanımız olmadığına ikna eder ve onun yanından moralli ayrılırız.

Ama bu psikolog, yanına gelen bir engelli hastasını “yerdeki çürük elma” olarak nitelendiriyor.

Ne dersiniz?

Engelli olan kimdir sizce…

Yaşamıyla, yazdığı kitaplarla çevresine, ülkesine sevgi dağıtan o dünya tatlısı hanım kız mı, yoksa biraz meslek, biraz akıl özürlü olan o psikolog mu?

Kadir Tozlu
28/10/2008

Nurhayat Nalçacı
Kayıt Tarihi : 1.11.2008 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Halen yürürlükte olan 2827 sayılı “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun”a göre, 10. haftaya kadar gebeliklerde kadın bekarsa kendisi, evli ise eşi ile birlikte kürtaj kararı verebiliyor. Kanun, aynı zamanda “objektif bulgulara dayanan gerekçeli tıbbi raporlar” ile 10 hafta üstü gebeliklerde de kürtaj yapılmasına izin veriyor. Örneğin, “Down Sendromu” ya da “Sakat çocuk doğurma ihtimali yüksek herediter hastalıklar” tıbben tespit edildiğinde bekar veya evli olmasına bağlı olarak kadın veya karı-koca, kürtaj talep edebiliyor. İZ BIRAKAN MEŞHUR ÖZÜRLÜLER; Aşağıda ismi geçen ünlü özürlülerin hayat hikayeleri, Ali Seyyar tarafından incelenmektedir. Bu çalışma, çok yakın zamanda kitap olarak yayınlanacaktır. BEDENEN ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER Amr İbni Cemuh (Uhud Muharebesine Sakat Olarak Katılan Şehit Sahabe) Zemahşeri (1075 - 1143) “ÖMÜR BU KADAR KISA İKEN, AMELLERİ KISALTIP, EMELLERİ UZATMA” Diyen Alim İmam Bûsîrî (1212-1297) Bir Rüya İle Felçten Kurtulan Peygamber Aşığı Aksak Timur (Timurlenk) (1336-1405) : Türk-Moğol Soyundan Gelen Akdeniz’den Çin’e Kadar Bütün Asya’yı İstila Eden Tarihçilerin Hakkında Karar Veremediği Savaşçı Murad-ı Munzâvî (1644-1719) : İlim, Tasavvuf ve Ameldeki Makâm İtibariyle İleri Manevî Boyutlara Ulaşan Büyük Veli Kızılarslan Topal Osman Ağa (1883-1923) : Savaşlara Sakat Olarak Katılan Millî Mücadelede İsim Yapmış Renkli Bir Sima Şeyh Ahmet Yasin (1938-2004) : Bedensel Özürlü Olmasına Rağmen İsrail Füzelerinin Hedefi Olan Hamas Örgütünün Manevî Lideri Mehmet Sait Köknar (1901-1944) Aydın Menderes Dilek Sabancı: Abraham Lincoln Shakespare Alexandre Pope (1688-1744) Stephan Hawking Lou Gehrig (1902-1941) Jim Abbot İtzak Perlman (1945-) Franklin Roosevelt (1882-1945) Henri de Toulouse-Lautrec (1864-1901) Sir Walter Soot Myra Brooks Büyük İskender Renoir Charles Elliot Dr. William Chester Minor Christopher Reeve GÖRME ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER Abdullah İbni Mektüm: Cennetle Müjdelenen İlk Görme Engelli İnsan Aşık Veysel Cemil Meriç İsa Yusuf Alptekin Hafız Kani Karaca Metin Şentürk John Stuart Milton (1806-1873) Jahannes Keppler (1571-1630) Otto Litzel Tom Sullivan Joaquin Rodrigo Harry Truman Aldous Huxley Rudyard Kipling (1571-1630) Homer Steeve Wonder Eşref Armağan İŞİTME ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER İsmet İnönü Ludwig Von Beethoven Samuel Johnson (1709-1784) Thomas Edison (1874-1931) Granville Redmond (1803-1847) Marlee Matlin King Jordan Helen Keller (1880-1968) KONUŞMA ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER Demosthenes Michael Faraday Marc Chagall Admiral Peary Maurice Ravel (1875-1935) Winston Churchill Aristotle ÇOCUKLUKLARINDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÜNLÜLER Agatha Christi Albert Einstein Thomas A. Edison Leonardo da Vinci Auguste Rodin (1840-1917) Sergei Rachmaninoff (1873-1943) Nelson Rockefeller General George Patton RUHSAL ÖZÜRLÜ ve(ya) DAVRANIŞ BOZUKLUĞU SERGİLEYEN ÜNLÜLER Sultan Çelebi Mehmet (1371-1421) Aşırı Üzüntüden Kısa Psikoza Yakalanan, Bir Attan Düşmeden Dolayı da Sakatlanma Sonucunda Genç Yaşta Hayatını Kaybeden Talihsiz Padişah Sultan Mustafa (1591-1639) Sultan (Deli) İbrahim: Sultan 5. Murat Neyzen Tevfik (Kolaylı) (1879-1953) Tevfik Fikret Neron (37-68) Deli Petro II. Kral Ludwig (1845-1886) Vincent Van Gogh (1853-1890) Friedrich Wilhelm Nietsche (1844-1900) Camille Claudel (1864-1943) Nicolaus Lenau (1802-1850) Mary Lincoln Holderlein (1770-1843) August Comte (1798-1857) Robert Schumann (1810-1856) Edgar Allan Poe (1809-1849) Charles Darvin Vaslav Nijinsky (1890-1950) Harry Stack Sullivan Arhur Schoppenhauer (1788-1860) John Stuart Mill (1806-1873) Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Thomas Edward Lawrence (1888-1935) Wilhelm Reich (1897-1957) Jeanne D'arc Charles Baudelaire (1821-1867) Bu insanlar doğmadan öldürülsemiydi?

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Remzi Esensoy
    Remzi Esensoy

    çok güzel yazılmış,defalarca okudum.şiirlerin çok güzel,fakat bu hikayelerde çok güzel,öyküler ve roman yazmaya da başla,sakın geç kalma.teşekkürler bu güzel duyguları bizimle paylaştığın için.başarılarının devamını diler sevgiler sunarım gönül dostu,temiz yürekç

    Cevap Yaz
  • Hasan Yüksel
    Hasan Yüksel

    Yüreğinize sağlık Nurhayat hanım, ders verici ve güzel bir öykü okudum.

    Cevap Yaz
  • Halil Ersöz
    Halil Ersöz

    Çok güzel bir hikaye kutlarım efendim zevkle okudum emeğine yüreğine sağlık kalemin daim olsun saygılarımla.... ( 10 )

    Cevap Yaz
  • Erkan Acar
    Erkan Acar

    Duyarlı yüreğinizi ve bu güzel çalışmanızı kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Turgay Turan
    Turgay Turan

    Emek dolu bir çalışma yapmışsınız. Duyarlılık burada ayrıcalığınızı ortaya koyuyor. Pırıl pırıl yüreğinizi kutluyorum saygıdeyer hanımefendi.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (39)

Nurhayat Nalçacı