her şeye pervasızca göğüs geriyor gözlerim
karmaşık mücadelenin kaderine ilişkin bir uyku
önsezilerimi onursuz kılan karanlık
en çetin iradeleri bile parçalıyor
geçtikleri yollara beyaz taşlar bırakan
masal kahramanları gibi
yeni baştan başlıyorum
tutku dolu sonların gücünden korkuyorum
odanın rutubet kokan havasına sığınmış
hayatla ölüm arasında gidip gelir nefesim
gecenin kabusu üstüne düşer
en iflahsız en kindar düşünceler
en çok yüreğimi kanatır
en çok muhtaç birinin çaresizliği
zapt edilememiş sıkıntılar
hayat terazisinin kefesine attığı cinsten
yağan ince bir yağmurun
bembeyaz bir göğü hafifçe karartması gibi
hüzün dolu tek şarkı kalır kulağımda dünden
çocukça bir kavganın birkaç saat sonrasında bile
aynı bahçede el ele tutuşup oynamayı özlüyorum
tüm bedenimden söküp atmak isterdim
ne hoş olurdu yaşlar döküp içimdekileri açığa vurmak
tüm dertlerimi anlatacak olsam dayanacak kim var ki
için için yanan bu sırra benim gönlüm bile zor dayanırken
hicran ateşiyle kül olmanın zamanı kalır hafızamda
o kirlenmiş, o eli yüzü çamura bulanmış
küçük bir gülümsemeden başka hiçbir silahı olmayan
koskoca, sonsuz bir karanlığı,tahayyül mertebesinde düşlerim
nafile serüvenlerden ibaret elli yıllık sefaret
esmekte olan zalim rüzgarlara kurban olmuş
öylesi zincirsiz yaşamaktan çocukça bir minnettarlık
kalbimin kuyusu en hazin seslerle inler şimdi
fanusu kırılan bir zamandan yağmurlar toplarım yarınlara
hayatta hep kaybetmekten korkarım
hem de o anların yeniden can bulacağından
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 25.1.2018 15:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!