Ben dedim mi bil ki başladığım sensin.
Senin sabrın, itilmişliğin, büyük boynundur çizdiğim.
Ellerin çeker beni yüz yıllar ötesine
O zamanlar ehramlar yükselten, şimdi kömüre inen
Ellerin, ellerin ve gene ellerin
Uzanır usulca öpüler gezdiririm her birinde.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Çelebi bey, Osman Akçay bey benim özelime yazarak yanlış beyanlarından dolayı özür dileyip işin doğrusunu kendilerine anlattığım için de teşekkür etti. O mesajlarını da onun için sildiğini ama bir tanesini sayfasının dışından girdiği için silemediğini beyan etti. Bera-i malumat.
Tartışmanın konusunun şu sayfalarda da tartışılacak bir tarafınının olmasına şaşırdım, bravvo size arkadaşlar, şiire gelince herkes kendi düşünce dünyasına göre ruh haline göre bir şeyler yazıyor, güzel denilebilecek bir çalışma.
Sn Osman AKÇAY, hakaret kastıyla bana ve benim gibi düşünen insanlar için Kısakürek'in o çirkin dizelerini hakaret olsun diye yazıp gönderdiniz. Bende aynı dizeleri yazıp size gonderecektim ki silmişsiniz. Kınıyorum. Tartışmak fikir beyan etmek eyvallah olmalı. Ancak hakaret ne oluyor. Lütfen.
Evvela; Şiir demek şuur demektir ve Kur'anda 227 ayetlik bir "SURE-İ ŞUARA" -Şairler suresi vardır. O surenin son yedi ayetinde Şairler ve onların yazdıkları hakkında ilahi bir tahlil ve tasnif vardır ki her Mü'min şairin o ayetleri bilip ona göre yazması ve de yazılanları ona göre değerlendirmesi gerekir. İslam'ın din olarak yeryüzüne indirilmesinden önce Arap yarımadasına halkın ekseriyeti okuma yazma bilmemelerine rağmen şiire karşı büyük bir teveccüh gösteriyorlardı ve meramlarını şiirle ifade etmeyi tercih ediyorlardı. Mekke'de her sene şiir yarışmaları tertip ediliyor ve birden yediye kadar derece alanların şiirleri Kabenin duvarına asılıyordu . Kur'an ayetleri dilden dile dolaşmaya başlayınca o senenin birincisi olan şairin şiirini bizzat şairin-Lebid'in- kızı duvardan indirerek "Kur'anın ayetlerin belağat ve fesahatı karşısında senin hiç bir değerin kalmamıştır" demiştir. Allah o yarımadanın insanlarının en çok önem verdiği bir hitap tarzıyla onlara hitap ederek kur'an ayetlerini şiirimsi bir tarzda inzal etmiştir ama bu tarz o zamana kadar bilinen hiç bir tarza benzemediği için en meşhur şairleri bile ilzam edip önünde diz çöktürmüştür. Ayrıca Resulullah-sav-ın altı tane meşhur şairi vardı ve bunların en meşhuru olan Hassan Bin Sabit için Mescid-i Nebevide bir kürsü kurdurmuş İslamı hicvetmek isteyen müşrik ve ehl-i kitap şairlerini oradan hicvettirerek susturmuştur. Yani şiirin İslamda önemli bir yeti vardır ve bu tarih boyunca etkin bir şekilde kullanılmıştır. Dolayısıyla hiç kimse şiirle dinin diyanetin bir alakası yoktur diyemez. Zira bazen bir kısa bir şiirle hatta bir rubai ile anlatılan gerçekler düz yazıyla bir kitapta ancak izah edilebilir.
İkincisi; Hadis demek söylenen söz demektir ki rivayet de aynı manaya gelir. Onun içindir ki hadis münekkitleri ve şarihleri yalan rivayetler için "Mevzu" -uydurma- tabirini kullanırlarken doğru olan rivayetleri ifade için de sahih ve ahsen tabirlerini kullanmışlardır. Yani uydurma hadis demek, gerçek olmayan uydurulumuş-yalan- söz demektir ki burada söylenen ifade tarzı dosdoğru bir ifade tarzıdır.
"Dünyanın öküzün ve balığın üzerindedir" rivayeti uydurma-mevzu- bir rivayettir ve en meşhur hadis kaynakları olan kütüb-ü sitte'de böyle bir hadis-i şerifin kaydı yoktur. Hatta 15 ciltten oluşan Kütüb-i hamse-i aşere'de yani "Cem-ül Fevaid'de de böyle bir rivayet yoktur. Bunu savunan zat sanırım onu yüzde eserlerinde kullandığı rivayetlerin yüzde yetmişi uydurma olan İmam Suyuti'den almıştır.Çünkü Said Nursi'nin kitaplarında kullandığı rivayetler orijinal hadis kaynaklarından aktarılmış değildir. Onun eserlerinde aktardığı buna benzer daha bir sürü uydurma rivayetler vardır ki bunlardan birisi de "DÖRT NEHİR CENNETTEN ÇIKAR" rivayetidir. Bu uydurma rivayeti de savunabilmek için bir sürü gayr-i ilmi izahatlarda bulunmuş bu konuya "EL-EZHER" den gelen itirazlara bile kulak asmadan yalan yanlış beyanlarla o mevzu rivayeti savunmaya çalışmıştır. Mesela Nil nehrinin kaynağını "Cebel-i Kamer" denen bir küçük tepeye bağlamış onun Afrika'nın ve dünyanın en meşhur dağlarından olan Kilimanjaro'dan nebean ettiğini nazara vermemiş ya da Coğrafya bilgisinin nakıs lığından dolayı öyle yanlış bir iddiada ısrar etmiştir. Netice olarak şunu söyleyebiliriz; Hadis-i şerif denen rivayetlerin gerçek ve sahih birer hadis olabilmesi için şu dört kritere uyması lazımdır. 1) Kur'ana, 2) akla, 3)Fıtrata-yaratılışa- 4) Tarihe. Biz bu gibi rivayetler için bu kriterlere 5. olarak Coğrafyaya da uyması gerektiğini ilave edebiliriz . Şu anda piyasada 1 500 000 uydurma hadis tedavülde olduğuna göre işin vahameti ve ciddiyeti sanırım daha iyi anlaşılabilir.
Şiirin analizini Hasan bey zaten yapmışlar onun üzerine söylenecek fazla bir şey yok. Biz sadece bir cümle ile de olsa şu ilaveyi yapmak isteriz; Kainatın idaresi ve onun içindeki mevcudatın-rızıklarını vermek dahil-istisnasız idareleri onun sahibi olan Allah'ın elindedir. İnsanların yaptıkları sadece bir şeyin olması için zahiri sebeplere yapışmak ve bir nevi fiili duada bulunmaktır.Arzu edilen ve olması için teşebbüse geçilen her işin hayırla ya da şerle sonuçlanması Allah'ın iznine bağlıdır. Yani sebepler bir işin tahakkukunda gerçek rolü oynamazlar o rol Müsebbib-i hakiki olan-o sebepleri icraatına perde yapan- Kadir-i küllü şey-Allah-cc- oynar. Zira mülkünde yegane malik ve tasarrufa yetkili olan o dur.Bizlere düşen, sebeplerde boğulmadan perde arkasındaki fa,il-i muhtarı yani Allah-cc-ı görmek ve asıl minneti ona arz etmektir vesselam.
Herkese hayırlı çalışmalar.
Ben sen
arada hayat geçmiş gelecek
tarifi, tarih sayı doğrusu
benle sen arada ellerimiz emeğimiz ellerimizle
dünya elimizde değil
öküzün boynuzunda milyonlarca atom var
hangi atomun üstünde değil
ben sen gerisi yalan
Bu uydurma söze benzer olarak hadis kitaplarınnda balık hareket edince deprem oluyor. Cennete ilk girecekler bu balığın cigerinden yiyecek diyor. Şiirdeki söze hadis diyerek tevilde (yorumda) bulunanlar hadi bu sozlerede tevil getirsinler Araştırmacılar bu gibi sözlerin yahudilige ait olduğunu söylüyorlar.
Üstad denilen şahısta bu uydurma peygambere iftira edilen sözü ciddiye almış ve hakaretler savurmuş. Yazık çok yazık Kuran Islamı hurafecilerce boğuluyor.
Uydurma bir sözü alıp onun üzerine yorum yapan uydurukçuların saçmalıklarını yorum diye yazmak abesle iştigal diyorum. Hadis uzmanları sahih olmadığını söylüyor
Dünya òküzün boynuzlarındadır.sozü uydurma bir hadistir. Peygamberimiz öyle bir söz niçin söylesin
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta