Görünen o ki, disardan tümüyle lamsiz cimsiz topyekün ice kapali ve `Korona` karartmali günlerde hepten tam takir yolsuz gecimsiz kalmamak adina; ve söhretli ünvandan kazanilmis sermayeyi salgin bahanesine resmen yükleyip yedirip ilikten cepten cukkadan temelli tüketmemek icin, dünü bugüne besleyip büyüten makarayi basa sarmis,tekrar Te Re Te devlet kapisina kapagi atip yeniden yüklüce sermaye yosup biriktirmenin teminat saglayiciligina dönmüs dönüsmüs Vizyontellim müdürü Yilmaz Erdogan..
Malum, malum sebebe oraya `önüne gelene hayati birakip oyun oynatma sira dizimli ` üretim ciflikcisi olarak patronluk yaptigi Besiktas Kültür Merkezi ; ve orayi besleyip doyuran serbest piyasa magazin medya furyaciligi`da maske takip avladigi tüketici müsterisine tezgah kuramayacak kadar gisesi kasasi zügürte kilitli ve ara mesafeler tam takirinda.
`Ne yapacaktin ya baska paramiz yoktu. Ama Demet`imiz vardi ve bu yüzden adini Bir Demet Tiyatro koyarak kancayi TRT saglamasina taktik, paranin gidis gelis trafigini mahlenin Mükremin Abisi olarak perde soyundurup o dönemde tüm dünyayi kasip kavuran tusa basarak haykiris kahkaha alkis hayret tufani kopartici Sinkronistik tele-tiyatral yaptik ve böylece voleyi tam noktadan isabetle vurduk kaptik kactik yillarca rekor üstüne rekor kirdik.` ifadelerle ÖGRENCE anlatip döndü dolasti durdu zimbanin önünde defin dümbelegin ayak ucunda özel stüdyo kostümlü Tele Vollüm Müdürü Yilmaz Erdogan.
`Ahmet Muhip Dranas ustanin Fahriye Abla`si benim her konuda en büyük ilhamim ,tedavül rampam, denek merkezim, vizyon kaynagim ve senaryo yaz- bozculuguna temel felsefem. Bir karakterin bütün nicel tarifini kas göz boy yasiyla beraber kirbac gibi saclar yel gibi dalgalanan endam kepenek gibi göz benekleri mi dgil misini gittikce belirgenlestikten sonra en karakteristik farkliligi onda kesfedilmesi illa ve mutlaka üstün bir basari icin en vazgecilmezi olan; ZAAFIYETLERi ve sözkonusu na imza atacak olan öykünün CATISMAYI ve CÖZÜMSÜZLüGÜ sürekli zirvede tutup tutmasiyla ilgili ve ölcülüdür. ` demeyi dersin anafikri ve tek önermesi olarak hop oturup fir dönerek uzuuuun uzadiya anlatip izah etti durdu makarayi basa dönderip paraya tahvilli voleyi vurma girisimli Te Re TE ekran vucuda . Orda oturacak yeri yokmus gibi boslugu dolduran tavan bir kiz iki eli yanda egik bir saksi tiplemeli aksesuarlik icindir sanilsina susup sorutup duruyordu. Arada bir de dügmesine basilinca sinkron gülüsler sarfediyordu.
Ortadan jilet gibi derin toplumsal kanamalarin yasam topragindan ve insanlik dünyasindan kopmus bir kiyametin tüm bilinmez belirsizlikleri icinde biriktirip calkalanarak sürükleyip sürgün ettigi yikici sarsintilara tutsak ve teslim, SEHIR VAROSLASMASININ basi bozuk kendi haline terkedilisini sadece secimler sirasinda oy avciligina fonlayan sosyal kültürel siyasi ve dinsel bezirganlarin mafyalasarak ayni cevrim carki icinde ortak ortaga her türlü kacak ve carpik yapilasmayi yasal kilan kitabina uygun kanun düzenleme haydut harami soyguncu vurguncu talanci sömürücü teskilatlanmaya yagmacilik ettigi ezik noktaya `ne haliniz varsa görün, oturun oturdugunuz yerde yerlestiginiz apartmanlasmayi gece kondulastiginiz yerden yüksege cikartarak alisin zikkimlanin gidin `..manasina gelen teskiltli Dranas mütahit ustali ve Terete tescilli Bir Demet Tiyatro`nun Mükremin abisiydi, voleyi vura vura Televollüm Müdürlügüne mezun olan Yilmaz Erdogan.
Ki , isiklar cakarak Acilim Sanatkarligi`na seckin ve özel hemen her konuda ilim ilham erbabi parlak zeka ampülleri yakarak Yilmaz Erdogan`a önerme babaligi yapan Dranas, Fahriye Abla`da .
´Önce upuzun , sonra kesik sacin vardi / Tenin bugdaysi, boyun bir karis kadardi/icini giciklardi bütün erkeklerin / Altin bileziklerle dolu bileklerin/Acilirdi rüzgarda kisa eteklerin/ Acik sacik sarkilar söylerdin en fazla / Ne capkin komsumuzdun sen / Fahriye abla` dizeli yedi misra dört bölüklü siirinde günün birinde herkesi icinde tasiyacak olan yapay zeka toplumunun ana karakteristik foto modelini yazacak olan senaryum morguna tipe uygun ZAAFiYETI tam teskiltli insan tarifi pprfillerken..
`Eviniz kutu gibi kücücük bir evdi/Sarmasiklarla balkonu örtük bir evdi/Günesin batmasina yakin saatlerde/ Yikanirdi gölgesi kuytu bir derede / Yaz, kis yesil bir saksi itir pencerede / Bahcende akasyalar acardi baharla / Ne sirin komsumuzdun sen, Fahriye Abla ` sirali bölüm kismindaysa son nefese kalmis yasam mücadelesini bile daha fazla cabalayip cirpinmaya degmez elden birakmis bir cenaze görünümünün evini barkini asagilrda bir yerde birakip dikey bir tirmanisin soguk ve öldürücü baskisina köksüz temelsiz sacaksiz vedalasmayi ezberleyen tiyatral travmalarla öznesine kadin kiz kisrakligini kayitli kabulle sembolize ve kanalize etmekte.
Oysa ayni Yüzyil Türkiye Cumhuriyeti`ni camur enkaz yikim tifo koleta verem uyuz gibi gigi sayisiz bela ve kiyametlerden yeserip yeniden ülkesagligina tolum dirligine ve devlet dirayetine adlandirip yürek yoran Faruk Nafiz Camlibel Han Duvarlari, Sonrasizlik, O Kücük Elbiseler, Kainatin Aksam Yoklamasi , Uzun Ikindi, Coban Cesmesi gibi gibi insan kalbine yasadigi dünyayi uyandiran huzurun ve sevincin onurun direncin sagligin ilginin itibarin deger adini adresini söyleyip bildirirken Kizilirmak Kiyilari`nda misal :
`Cami bitmis, kavagi azalmis/ Gamla örtülü bayirlar/Yedi ay kistan sonra /Yeseren senin yasamandir/Yaprak degil`
`Yersin, icersin sofrasindan , üc yüz senedir/Kuvvetlisin, ama kuvvet hak degil/Bakimsizliklarla göcüp gitmis bir cihan / Mevsimler sogumus , sular azalmis/Bugday, Selcuklulardan kalan basak degil` bildirim ve duyumundan ne Organize islerin, ne Sen Hic Ates Böcegi Gördün mü`nün ,ne Mükremin Abi`nin, ne Be Ka Me insan modelleme ve tiyatral tezgah senaryosu pesin para trafik tesis ve cifliginn ilgisi alakasi icabi yatkinligi ve yaknligi vardi. Fahriye Abla ise, Uzayli Zekiye`si, Perihan Abla`si, Kuzey -Güney ofistik katalog Hanimin Cifligi, Yaprak Dökümü ve pek coklari `gibi gibi sürekli gelecegi asosyal calkantilara terk eski VAROS hikayelerini apartiuman morgunda canli tutucu birbirinin kirinden balcik tepinir gibi sayisiz kere Aski Memnu`ya benzer cilki cikmislarin Zaafiyetten cok kazanan acik artirim kelepiri yapti.
Cünkü Yilmaz Erdogan Televollüm Müdüriyetine göre bir görsel sözel veya yazilimda iceriginde hangi tasidigi deger ve uyandirdigi yasama mücadelesine katki pai degil, kimi HANGI ZAAFiYETLE en birinci ve etkin vurusla yikip devirerek karanlik salonlar icinde hayati tüketim piyasasi manyakligina baglanip zindan olmuslarin oturdugu sandalyadan bir daha iflah olup kalkmamasina akildan fikirden cözümden cesaretten paylasimdan özgürlükten özgüvenden sorgulamasiz idraksiz iradesiz onursuz itibarsiz ve yeri yurdu belirsiz aidiyetsiz yalnislasip yabancilasmalar tutsaginda tam kapasiteli nasil ve ne ölcüde YATALAK olacagi tüketici piyasasinda patron tanrilarin ortak ittifakcisi sinema müsterisi ve insan avlamaktir…
Bu yüzden zaafiyet, yani caresizligi kusuru yetersizligi celikisi yalnizligi yenilmisligi korkulari catismasi zirve yapan kisi en uygun karakter öznesidir Televollümcü Yilmaz Erdogan ve tüm diger eszamanli aynisina odakli sanat sinema yazar oynatir makina düzenegine.
Bu yüzden Dranas`in Fahriye Abla`si filmin Yilmaz Erdogan Televollümlere danismanlik ettigi sonunu :
`Gönül verdin derlerdi o delikanliya/ En sonunda varmissin bir Erzincanliya/ Bilmem simdi hala bu ilk kocanda misin / Hala daglari karli Erzincan`damisin/ Birak, gecmis günleri gönlüm hatirlasin / Htirinda kalan sey degismez zamanla / Ne vefali komsumdun sen, Fahriye abla `..zivanalarda sürekli yerinden oynayan ama hicbir zaman kendine varamayan anlamsiz ifadesizligin kendi icinde batip kalmis sarsici elektro zonklamalariyla yasadigi dünya degisimlerine akil fikir idrak ve irade erdiremeyen bosluklarda ucurumlasmis bir yarinsiz cukurdur. Olan biten herseyi reva kabul kayitsiz ve gecerli gören.
Yilmaz Erdogan Sinema seyir tele voleleride böyledir. Amac en yaygin müsteri kitlesine ulasmak icin her yol mübah ( sinkron televoleciligi en basta ) sayip görüp inanarak, inandigi carka kim kaca hangi cüzdanla bol keseden cevap veriyorsa en kiymetli ve en gecerli hayati kizaklayip kaydiran bilet ve bilek gücü orasidir onun icin. Bu yüzden Acilimlara seckin santcilr kulübünde sonu hep ONiKI EYLÜL kare kesitiyle biten, alttan alta Mahsun Kirmizi Gül vesairler nasipli nispetli etnik ayrismaya ufak ufak caktirmadan pay ve hisse kotaran,`tüm ortam bozuklularina suclu birisi varsa Türkiye Cumhuriyeti`nin varlik sebebidir acilen ve kökten tamir edilip degistirilmesi gerekir ` parolasina istiraken Oniki Eylülüü yapan Bop kapsam cercevesinden kendine ayrilan sandalyayi hayatin tüm acmazlarini haydutlarini haramilerini yagmacilarini yikicilarini görmezden gelerek olup biten herseye haklilik kayitsizligiyla, bu kalp ve kafa ile donatti süsledi.
`Senaryosu müthis ilgi görmesine ve saglam sanat icin edebiyat da felsefe de cebircinin iks ipsilonu gibi lazim ve gereklidir .Oturdugunuz yerden insaati bitmeyen araziyi yazmayin. Sahaya inin . Dünya kadar insan var insan kadar kompozisyon.Yakindan insana bakin ordaki tiplerden eminim hic akilda olmayan ummadiginiz öyküler cikaracaksiniz `…derken, hic görmeyip de patron katinda oturdugu yerden asagidaki kaynayip kimildayan hdonuk ve bitik insan kalabaliklarina Tüketim akliyla baskilayan afyon aliskani hayatlar kader kismeyetleyenlerin aynisini, asagidaki insanlarin karma karisik acikliklar arasina karisarak en ZAYIF tarafini kollayip gözetledigi verimlilikten avladigi algi idrak özgürlük katilim duygu düsünce sorgulama irdeleme etki tepki öyküsüzlügünü kuran yöneten kurgulayanlarin yukari katina devsirip dosyaladigi ücretin icabi ve gereginden baska hic bir sey degildi , Terete günlügünden Mükremin abileserek, bugünlerin Be Ka Me ´sine ÖGRENCE okutup ögreten Televollüm tesis ve sirket sahibi Yilmaz Erdogan`lar silsilesi.
Yilmaz Erdogan `a senaryo rehberligi ve zaafiyeti meydanda karakter ip ucu veren film danismani Dranas daldan dala ve hatta okudugu Edebiyat `i da yarida birakarak degisik mesleklerde paranin kaynagini arayip -Demokrat Partiden Milletvekili adayligi dahil -soruyor ve en son okkali bir bankadan aradigini yerinde bulmus olarak hayatini mezun ediyor.
Oysa KIzilirmak Kiyilari Fazil Hüsnü Daglarca`si :
`Gün dogar tarla kuslari ucusurlar / Agir bir aydinlik, bildigin safak degil/ Öyle dalmis ki yüzyillar süren uykusuna/ Uyandirmasan / Uyanacak degil `…diye diye, hayati boyunca yapi insatini insan kalbiyle büyütmedikce ne devlet devlettir ne insan insan bildigi Türkiye Cumhuruyeti`ni ask ile imar etmeye dönük dogrulardan sasmaksizin Edebiyat yazip; ve insan hayatini kendi yerinde görüp bilip uyarip uyandirmaya hem kaynaklik ediyor hem de ömrü bedeli tüm ktilimciligiyla fedakrlik.
Aralik / 20
Kayıt Tarihi : 10.12.2020 14:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!