Kalemimi kazma yaptım, defterimi kürek
Çalıştım, çabaladım bir satır yazar oldum
Dikemedim şu dünya sarayına bir direk
Tek sermayem, hoş bir sada, bir de buruk yürek
Kalem kırıldı, ben hislerime mezar oldum.
Obura verin ekmeği, aşı...
Arşınlar o zaman dağı, taşı...
Kötüye yaparlar iyi aşı
Bil haddini, aşma demişler.
Günün ömrü akşama kadardır
Göz penceremden gönül alemime
Dünyanın derdi bir bir doluverir
Çırpınır, konuverir kalemime
Bir de bakarsın şiir oluverir.
Uzaktan seyrine daldım alemin
Leyla’dan daha güzel yaratmış seni Mevla
Sen de Mecnun et, çöllere düşür beni
Vefasızlık etmedi aşkına Kerem asla
Sen de sevdan ile dağdan dağa aşır beni.
Aşk ateşinle yak, iyice pişir beni
Sonra savur külümü dağlara, taşlara
Küçükten çıktım yadellere
Yuvadan uçmuş kuş gibiyim.
Diken oldum gonca güllere
Bahara kalmış kış gibiyim.
Gülemem artık harap oldum
Ne yitirdim, bilemiyorum
Yeryüzünde bir yer ararım.
Nedir ki, şu hayattan zorum?
“O değil”, değil der, ararım
Mutluluk mudur? İçimdedir.
Sakın çöller gibi kavrulma
Çiçekler gibi ol sarmaş-dolaş
Çalışan kazanır, mutlak!
Gel, cehaletle sen de savaş
Azimli, ümitli ol dostum!
Gayret et, sen de biraz uğraş
Sevmek bu ise sevilmek nasıl olur?
Bu sevdada ancak ölmek hasıl olur
“Ya Allah! ” dersin, velhasıl olur
Bin gönlüme bir gülüş edilemedim.
Vazgeç geçebilirsen çalınmış kalple
Hasretin içimde derin bir hıçkırık
Çekiyor, çekiyor bitiremiyorum
Yolunu şaşırmış hakir kör ayrılık
Şimdi beni bulmuş yitiremiyorum.
Zaten benim kolum omzumdan kırık
Hergün başka bir dert, bir cefa...
Yok mu bu dünyanın dermanı?
Ben yaşadım bunu bin defa
Kalkmaz mı hiç elem harmanı?
Çekilen çiledir, gelen bela...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!