Kayıt dışı ve kayıtsızlığın tetikleyip yönettiği
Bu tabutlar kimin
Bu eli ayağı denksiz ahkamlı ihtişam kime
Hayatın köşedinden koyısına dörtnala sessizlik
Durgun su yüzü gibi hüzün süslenip süzülen ve çatağında salıncaklar asarak dolunaya
Duvarın araladığı
Perdelerin titrediği
Tarla dönüşlerindeki
Bir bilen varmış
Suyun yüzünden sekerek giden taşın
Ve sessizliğin kıyısına çarpıp vuran yankısını
Ve kendi ziyaretinden dönüşlere ve yitik yolllara sararmış solmuşlarını koyan iadeli taahütlü suskunluk
Yaşanmayan hayatların mezar yazıları gibidir Geçip karşısına yalnızlığın, böyle insanlık olmaz
Ayna diyecektir
İlk gedikten sonrasına kaçarı yok yol geçen hanıdır bunun burası dediklerinden
Kökleri düğüm boğum saçak sürgünleri veren topraktan
Buharlaşan sular misali ateşin yana döne kül olduğu badirelere dökün saçın olmuş
Arada bir gelir gidersin
El sallar
Durur gider bir yol bir islim bir çıra bir yolculuk bir sokak bir eşik ve bir bir perdelik dünya ele güne sana bana
Rüzgar estirir bu kuru dallar ele güne sana bana
Yüküyle yorgunuyla bayır yukarı bir zamanla
Başıboş ağaçlar gibi sallanıp duran ehvamda aralıksız çınlayan ıslığını kasımın ve poyrazın
Bilemedim
Bilemedim kendimi ne vakit nerde nasılca
Aradığı kelimelerden susacağı ve söyleyeceğini bulamamaktan
Bilemediiiim,
Bilemedin
Ay ışığının şimdiki hali yorgun yılgın kayıksız küheylansız soğuk ve sisli bir ırmağın seyri ve sesidir
Eyvandaki çarşıda
Sarı yapraklar süslenip satan sonbahar
Ekim/24
Kayıt Tarihi : 3.11.2024 12:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!