ayışığının ağlaması gibi yaşananlar şimdi
içinde haberlerin eridiği bin yeminle
suda yıkanmış kehribar kadar parlak
ve bir heves gibi kendini yitiren gölgesinde
varlığı çoğalır olguların
çoğalır merdivenler güneşe doğru sesinle
ezber bir gramer gibi ipekten
hadi gel gezegenlerin büyüsünde büyütelim felsefeyi
erguvanları gözlerinde yetiştirelim
hayata dair ne varsa yeryüzünde seninle
sonra mesafelerin imkansızlığı kalkarsa aradan
erken açan çiçekler ve yazgısı tenhalığın
bir ihtimal nar rengi hecesinde payına düşen
kuşatırsa sulardaki ustalığını hayallerin
ben opak renkli görüntünün tutsağı
kapıların pasına anahtar dayanır mı anahtar
ve içinde bir mutluluk atlası biriktiren zamanlar
ince yüzü sürgünlerin kendinden öte
bir sendikacının devinimi gibi devrimlerin izinde
sadece devrimlerin izinde, alabildiğine
hani o yetmişlerden kalan ve pala bıyıklı
siren sesleri böler uykularımı bir yerinden
tren sesleri götürür beni gurbet ellere
ben hep uzak yerlerin yolcusuyum nedense
ben hep bitmeyen yolculukların yolcusu
tıngır mıngır, el ele ve sonsuza
flütün ince nağmesi gibi güz çiçeği imgelerde
can sıkıntıları sözgelimi can sıkıntıları içimin
kurcalar zamanı belki biraz zamansız
eğri bir saatin kadranında
ayak izleri sessizliğin leylak esintisi kadar yumuşak
ve kendini büyüten saatler kendini
büyük saatler kendini büyüten
zamanı ölçmek için kurgulanmış belki
ama oyulmuş derin duvarlar üstünde
ve yitirilen kuytularda
koparılan yapraklar gibi
büyük saatler
zamanı ölçmek için kurgulanmış belki
bakışların iması bir cihannüma
gibi gecesi sürgün yarınlara
bir sevda ki nazım'ınki gibi aynen
izini sürer meleklerin
sözün koyaklarında
edith piaf'ı dinlerken kendinizi kaybetmeyin n'olur
mona lisa'yı seyrederken kendinizi kaybetmeyin
alıp götürür insanı ince ince bi yerlere
alıp götürür derinliğin derinine
ikisi de alıp götürür insanı bi yerlere
anlamazsın rüzgar gibi çarparlar insanı
her şey geceye kıvrılırken anlamazsın
kentten dökülen ölgün duyguların yansıması sanki yaşananlar şimdi
keskin bir kılıç gibi ve yalın
ve dokunaklı bir şarkı uzaklardan
kastanyet çalan bir ispanyol kadın
denizin dalgası ufka sığmaz akşamları
bir rakı bulanıklığına gebe meyhanelerin önü
mavilikler vitrin süsü gibi kurulur gönüllerin baş köşesine
istiridyeler boncuk boncuk ve bir gece faslı dökülür
şöyle derinden bir incesaz
nihavent bir şarkı ya da hicaz
bir elinde karanfiller insanların
efkarlı bir umut diğerinde
ve eski günlerden kalan nedir bugünlere
şarap kokusu sinmiş ve hercümerç
bir muhabbet ağızlarında kuşların
bir muhabbet ki sormayın endamını
yere göğe sığmaz bir an
bir an düşer sessizliğin sesi
sırmalı bir mendilin ucunda gizli
ve gizli heyecanı gözlerin bulutlarda
bir an düşer gölgelere boylu boyunca
bir an düşer de anlamazsın
bir şölen gökyüzünün ortasında
ballı börekli,
çatallı kaşıklı
bir şölen yani öylesine ve adamakıllı
gökyüzünün ortasında diyorum
oturmuş mutluluğu yiyorum
bir şölen gökyüzünün ortasında
ballı börekli,
çatallı kaşıklı
ah, kimselere eyvallahım yok benim,
keşke olsa
eyvallahın da kimsesi yok tabii
her şey karşılıklı
istanbul; 6.08.2013
Zeki TüyenKayıt Tarihi : 22.9.2013 15:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!