Sen; içimde adını bilmediğim bir afet gibi dururken,
artık her yeriyle muamma bir sevda kalır geriye..
Ne küçük bir çocuğun nefret ettiği o hikaye kadar nezih,
ne de bir ayrılığı destekleyecek kadar ahmak,
ne de seni sevdiğimi değiştirmeyecek kadar gerçek
İçinden sayıklayarak unut beni
bu kez izim kalmayacak hiçbir yerde
cam buğusunda falan.
Merdivenleri sessiz ineceğim
balkonu da dağıttığım gibi topladım
merak etme,
Nasıl bir oyunun içindeysek
ve
ne kadar atılmışsak dışına
her ne kadar kazanıp
ne kadar kaybetmişsek
hep birinci tekil kişiysek
Yarala beni en alıcı noktamdan
götür gönlünün ellerine
tedavi et
yaşat
kıy bana yada.
Aşkın matematiksel boyutu,
senin bana bölündüğünde
hep kalanın
yine sen olması..
Aşkın düşsel boyutu,
Hep bir yağmur ile gel istedim.
Sar aklımı kara bulutlarınla
sonra sağnak sağnak yağ içime,
istedim..
Ben hep temmuz da gel istedim
Her şey ama her şey boş
kiminin dili kesik
kiminin kalbi yırtık
kimi ise bir enkaz altında,bekler gibi seni,
şimdi bekler ölümü..
Çok eskimiş cümleler kurar,yarın için,
Gittiği yeri bilmeyen bir sarhoş
ne kadar yabancıysa
kendine dair her şeye,
öyle göçebeyim sana
en azgın kış yağmurlarında..
Biliyor musun,gözlerinden belli,
beni çok sevdiğin..
Ama
sürmelerin olmadan daha güzelsin,
en azından gerçeksin..!
Geldiği günden bu yana
yanık şarkılar söyletip,
her köşe başından içtiren,
her evine döndüğünde
“işte bugün intihar serbest”
haberinin hayaliyle umutlar kuran,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!