Kara bir bulut üzerinde mavimin
Güz renginde artık, yeşilim
Yetmiyor ki anlatmaya şiirim
Bir başka Sapanca'da sonbahar.
Direnci kalmadı, düştü son yaprak
hiç bir aşk
yaşanmamalı
ve sayılmamalı
yarım.
iliklerinde hissedinceye dek
heyecanını
Varlık mı yokluk mu? bir savaşın öyküsü sadece
olmayışında, var olduğu anlara nefret ve kin
günahsız bir bebeği kurşunlayan eller ki, kimin?
tabuta sarılı kanlı bayrakların yaşama feryatları
kurumuş iskeletler üzerinde göz yaşları
Kim bilir;
Bedenimden arta kalanı
Seven ve sevmeyen
İki serçe taşısın
Sen ile ben gibi
Hep beraber yaşasın
Umudumun doruk noktasında anlatıyorum seni
Çiğdem çiçeklerinin mitolojik havasında
Tales’in yok oluşunun savunuculuğunda
Musa’nın ikiye ayırdığı denizin tam ortasında,
Anlatıyorum seni ilk gördüğüm günün yarısında.
Sanki;
Hayatta bir zoru daha başardım
Nedensiz, sebepsiz, gerçekten sevdim
Denize hasret bir balıkçı
Anaya özlemli bir yetim
Kardeş bekleyen evin tek oğlu gibi sevdim seni
Dedim ya, Mecnun gibi, adam gibi
Seni;
Tetriden aldığın ayakkabı,
Üzerinden hiç çıkarmadığın
Yosun yeşili kazağınla tanıdım.
Buz dağının merkezi sandım bazen
Bazen de azrailin elçisi
Yakmıycam
Ne kadar diretsen de
Oyuğuna koymayacak
Seni galip yapmayacağım
Beklentin yarım
Külsüz temiz kalacaksın
Eylül geliyor;
Hüzünlerde peşinden
Çıplak ağaçları canlandıracak
Kuru yaprakları oynayacağım
Rüzgardan;
Gitmenden korktuğum gibi korkacak
Bir aşkta dua yoksa
Yok say sevinci.
/Hüzün çekmecede çekilmeyi bekler
Denizde tuz yoksa
Yok say inciyi.
/Umut çekmecede çekilmeyi bekler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!