Eylül Yürüyüşü Şiiri - İdris Sefil

İdris Sefil
38

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Eylül Yürüyüşü

Bir gece yarısıydı düştüğümüzde yollara,
Kurtlar kervanı kazan kaldırmış yol boylarında,
Özgürlüğe,
Umuda,
Diş biliyorlardı köşe başlarında,
Umut yolculuğu,
Ömür yolculuğundan uzundur yaşam felsefemizde.

Dört dağın ardından selamlamaktı,
Uzun gecenin sonunda doğacak güneşi,
Özgürlüğü getirecektik,
Yada,
Sahil kayalığında özgürleşecektik sabaha.

Geceyi diğer gecelerden ayıran neydi sevdiğim,
Biri seninle yarınlara dair düşlerim,
Diğeri kara kapaklı eylül defteri,
Sen özgürlük yürüyüşümün eylem anı,
Düşlerimde takılacağını bilmeden karanlık Eylül sayfalarına,
Usulca sokuldun düşlerime,
Sensiz umut yolculuğumda.

Ah sevdiğim,
Yoksa sende mi Eylül'de doğdun,
Burcun Eylül mü yazılı,
Tıpkı ölümle Eylül'de tanışan,
Genç kızlar-yakışıklı delikanlılar gibi.

O gün bir çocuk gökyüzünü resmediyordu yüreğinde,
Mavi gökyüzünü sarmalayan kap-kara bulutları ağlatıyordu,
Az sonra yaşanacakları anlatmak istercesine,
Oysa resmeden bir çocuk,
Kim bakar ki zihninde neyi resmettiğini.

Bazen gizlice yüzünü gösteren güneş,
Bazen güneşi balçığa boyayan bulutlar,

Ah o çocuk var ya o çocuk,
Nede güzel çiziyordu,
Çamurdan bir bulut,
Sudan damlayan kanlı gözyaşlarını.

Bulutlar bize ağlıyordu,
Eylül,
Eylül figanlarıyla.

Dedim ya adı umut,
Adı özgürlüktür yürüyüşümüzün,
Çocuklar ağlatsalar da bulutları,
Analar,
Genç kızlar zılgıtlarıyla,
Halaylarıyla,
Türküleriyle,
Ninnileşiyordu ağlayan bulutlara.

Eylül'de güçlü çıkar tank sesleri,
Şimdi kurulmuş orman kıyısına keskin nişancılar,
Ölüme diş bileyen çakal sürüsü,
Çivili sopalarıyla tünemişler ağaçların ardı sıra.

İnadına özgürlük,
İnadına umut,
İnadına özgürlük türküleri yankılanıyordu,
Kadın-erkek gençlerin dilinden.

Ve sen eylül türküm,
Üç renge bürünmüş saçlarınla girerken düşlerime,
İsyan ateşim,
Yedinci kavgam,
Seyredebilseydin halaya duranların parıldayan gözlerini,
Seyredebilseydin sabıkalı Eylül defterine düşlerimde üç renk katışını.

Güneşle sabahlayan özgürlük umudumuz,
Ne bıraktılar güneşi gelsin,
Ne bıraktılar güneşe gidelim,
Mao,
Gandhi,
Ve şimdi bizimle devam ediyor özgürlük yürüyüşü,
Yola düştük,
Diyar-diyar sesimizi duyurmaya,
Ama kazan kaldırmış çakal sürüsü,
Pusu atmışlar yolumuza.

Çorumlar,
Maraşlar,
Gaziler,
Sivaslar,
Şimdi cümle-alem ülkemin yarısı,
"Şimdi sıra sizde" diye naralar atmakta,
Moğolları okuduk tarih sayfalarında,
Çekirge sürüsü yerle bir ederken dünyanın yarısını.

Ah güzel ülkem,
Ne oldu sana böyle,
Hani kardeş kanı dökülmeyecekti kutsal topraklarımıza,
Bir kargaşadır alıp başını yürüyor,
Yirmisinden-yetmişine akıyor gözü dönmüş caniler ordusu,
Pusu kurdukları sokaklardan,
Ölüm kusuyorlar,
Üstümüze-üstümüze.

Havada kan kokusu,
Barut alevi,
Mancınık kayaları,
Eylül bizi istiyordu,
Ama inadına özgürlük,
İnadına güzel yarınlar yankılanıyordu,
Tek taraflı savaş meydanında.

Hani "düşmanım da olsa arkadan vurmam" deyişiniz,
Bu mudur ağızlardan düşürmediğiniz kahramanlık destanlarınız,
Bu mudur medeniyetler beşiği anadolu-mezopotamya insanlığınız,
Bu mudur kardeşlik türkünüz,
Beni azrail değil,
"Kardeşliğiniz" öldürüyor.

Dört kutsal kitaba inanan insanlar,
Hangisinde emir buyrulmuş,
Savunmasız insanların ölüm pususuna düşürülüşü,
Ah güzel ülkem seni sen olmaktan alıkoyan nedir,
Belki hiç dinmemiş,
Saklı Eylül katliamlarındır.

Yeni bir sivas olmuş alev alev yanıyorduk,
Kalleşlik meydanında kanımız akıyordu,
Unutmak mı Eylül'ü,
İhanetiyle kazındı yeniden belleğimize.

Evet sevdiğim,
Yaşadın işte,
Düşlerimde olsan bile,
Eylül'ün kara kapaklı defterine,
Yeni bir sayfada benle girmeyi yaşadın,
Yaşadın ülkemin saklı eylül sendromunu.

Dört eylül ve biz,
Bir de yolculuğumun senli düşleri.

13.09.2005

(4 Eylül 2005 Gemlik yürüyüşü anısına)

İdris Sefil
Kayıt Tarihi : 1.9.2024 00:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!