sıradanlığım kadar sıradışı olan bir canlıyım şu nokta kadar kara parçasında.
herkes gibi bende her gün yarından ne istiyeceğimin hesabıyla yaşarken dünden vazgeçemiyorum.
Aşk en büyük kıskançlıktır!
Malını mülkünü sakınmazsın da;
Onun bakışını yastığının altına,
Gülüşünü kalbinin üstünde,
Ellerindeki damarları tüm gözlerin arkasında,
Hani bi değişik kokar ya toprak,
Güneş parlasa da kurak,
Yine sararır düşer ya yaprak,
Ve şu gönül hep bi çorak,
Bir kez daha gelse dünyaya yine ona tutsak.
Bak güzelim senin için
Ölmeyi ertelemişim
Görmeyi perdelemişim
Şu dar sokakta
Kaşı gözü yarmışım da
Kolunun göğsüne bakan yanındaki benin,
Hiç bir zaman eşit uzayamayan bıyıkların,
75 kiloluk bedenini taşıyan incecik bileklerin,
Diğerleriyle anlaşamayıp hep bi adım önde duran dişin,
Saçından çok berberini sahiplenen vefalı kalbin,
Avucunun içinde hep şeker saklıyomuş gibi duran ellerin,
Mutluluğun resmini çizemiyolar!
Peki ya hissedilen şey neden çizilmesin,
Pembe ağaç çiz turuncu güneş vursun dalına,
Beyaz musluk çiz kırmızı şarap aksın dibine,
Masmavi aynalar çiz yer gök aşk olsun,
En yeşilinden taşlar çiz yolunu kapamaya kıyamasın.
biz aşkı değil;
umudunu sevdik.
biz kavuşmaya değil;
ihtimallerine adandık.
ve yine aynı biz;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!