dokunmayın bana, nerdeyim ben... hani beni aylardır besleyen can... herşey, herkes yabancı ama ne güzel bakıyorsunuz bana. neden seviyorsunuz beni bunca...daha tanımadan sevmek...elimi tutan bu el kimin...nasıl da güven veriyor bana bu eller. ya sımsıkı sarılıp koklayan? üzerime bunca sevgi dolu göz varken eylülün serinliği üşütemez ki beni. hadi her kimsen bırak beni. bir koku var burada...aylardır bir olduğum o canın kokusu. kim...kim o...'anne' mi diyorsunuz siz ona...'anne'....'annem'..'merhaba...ben geldim. yıllardır beklediğin ben, nihayet geldim. sarıl sımsıkı...kokla beni. sakın bırakma. annem. bu kim...baba mı...'baba' ne demek anne...o da beni sever mi, korur mu senin beni aylardır koruduğun gibi...anne, önce sen tut ellerimi...sonra babam... çok büyük bir yer burası...korkmayım hiç. bakın, uzattım elimi...tutunmaya çalışıyorum hayata. yardım edin bana..tek başıma, dimdik ayakta kaldım diye sakın bırakıp gitmeyin...sizin böyle karşılıksız, hesapsız bu sevginizi yaşamak öyle güzeldi ki.sizi çok seveceğim...
kızınız Eylül
22.9.2007
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.