Bilirsin Eylül'de İstanbul hüzünbaz olur
Gözlerinde yaş silinmez olur
Mersiyeler yakar dört bir yandan
Ama isyan etmez bağlıdır candan
Ve bir çığlık kopar beyazıt meydanından
Sanki zaman birden durur
Fatih hüzünlüdür,Eminönü yaslıdır
Gemiler boynu bükük yanaşır limanlara
Topkapı da hayat biter
Eyüp sabır ister
Elleri semadan inmez,ağlar yarınlara
Nedendir bilemem
Güneşin Endülüs'te batarken,İstanbul'da doğduğunu
Sana aşık mışım gibi bu şehre aşık olduğumu
Yoksa ey İstanbul
Efsunkarlık hep sende mi gizlidir?
Beceremem balık tutmayı galata köprüsünden
Sen tut ben sana şarkılar söyleyeyim
Bir bakmışsınki Galata kulesinden
Hazerfan Ahmet Çelebiyim
Ben Rüveyda şairi değilim
Gözlerine İstanbul süremem
Yaşayamam yaşadığı gibi bu şehri
Bu şehre yalan söyleyemem
Bilirim nasılda özlem duyduğunu Üsküdar'a
Kız kulesi derken neden heyecanlandığını
Yuşa tepesinde bir ikindi vakti bana dua ettiğini
Gel dediğini Gülhane'ye
Oradan Sirkeci'ye geçelim
Okuyalım eskilerden
Hıçkırır durur karşımda hazin Ayasofya
Tutulur dili de ağlamaklı olur
Zeyrek yokuşundan bir yar salınırda
Bana maziden dem vurur
İstanbul geceleri hep böyle avunur
Tarih İstanbul'u ebruli bakışlardan tanır
Albenili haliyle dünyayı kıskandırır
Mütebessim çehresinde bir hilal
Peygamberi esrardan mıdır?
Kayıt Tarihi : 22.4.2006 11:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Daha iyisi olamazdı.. İnşallah devamı gelir..
Selam ve dua ile..
TÜM YORUMLAR (3)