Ey şehri İstanbul seni uzaktan seviyorum.
Sana yakın olmaktan oldum olası ürküyor,
Zaman zaman kısa ziyaretlerle yetiyorum.
Geldiğim de en tepeden seni seyrediyor,
Çamlıca'dan boğazın kokusunu çekiyorum.
Sana sabahın erken saatlerinde geliyorum.
Sokaklarında kimseler olmasın istiyor,
Senden gecenin karanlığında ayrılıyorum.
Kalabalıkların da kaybolmak istemiyor,
Ara sırada olsa, sadece misafirin oluyorum.
Martı sesleri, görkemli minarelerde ezanların,
Sakinleri terk etmiş, şimdi mahzun sarayların.
Harabeye dönmüş yüzlerce yıllık tarihi surlar.
Yüreğine hançer gibi saplanmış beton binalar.
İnci boğazına dizilmiş moloz yüklü şilepler.
Varsın şımarık zenginlerin yalılarında otursun.
Göçerler yedi tepene gece kondular kondursun.
Yemyeşil ovalarında gökdelenler sıralansın.
Taşı toprağı altın diye ipini koparan gelsin.
İki yakanı çelik halatlı köprüler tutsun.
Belgeselini çeksin Yeşilçam sinemacıları.
Şairler şiirler yazsın, güfteni bestekârları,
Sırtında tepinsin, zibidi miras yedi gençleri,
Sokaklarında kapışsın mafya bozuntuları.
Seni başkenti ilan etsin dünya politikacıları.
Seni uzaktan sevdim ey İstanbul şehri.
Sen ki dünya cenneti, şehirlerin en güzeli.
Bize atamız sultan Mehmet Fatihin emaneti.
Yüreğinden hançerlenmiş, sabık neslin ihaneti.
Koca bir köye dönmüş, zavallı İstanbul şehri.
Kayıt Tarihi : 6.8.2022 16:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(34)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!