Mala tapar, parayı sayar durursun
Kadına tapar, hep araba, daire alırsın
Sonu nereye gider hiç araştırmazsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Makam ve mevki için hep el etek öpersin
Başkasının malını yer, haram mı sormazsın
Garibin hakkını yer Allahtan korkmaz, utanmazsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin.
İlahi adalet nedir hiç mi hiç araştırmazsın
Misafirliğini unutup, dünyayı ebedi sanarsın
Ebedi dünyayı unutur aklına getirmezsin
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Eğlence ve boş işlere hep dalar gidersin
Beş vakit namaza gelince asla eğilmezsin
Hesap vereceğini asla aklına getirmezsin
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Yalan dünyanın sefasına dalar durursun
Boş ve yaldızlı sözlere daima kanarsın
Kötülüklerin hesabını vermez sanarsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Dünyayı güllük gülistanlık bir yer bilirsin
Günah tuzağı olduğunu hiç düşünmezsin
Başına gelen kötülükleri başkasından bilirsin
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Nefsine uyup, azgınlıkta sınır tanımazsın
Sonunda ölüm olduğunu hiç düşünmezsin
Ömrünü boş yere tüketir ibret almazsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Şu yalan dünyada gaflete dalma malısın
Mal, mülk ve makama aldanma malısın
Karşı cinsi şehvetin için kullanma malısın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Geçmiş kavimlerden hiç ibret almazsın
Sağlam evlerde turumar oldular anlamazsın
Bu dünyanın rehavetine akılsızca dalarsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Yoz ahlakı, zevk ile sefayı elinden kaçırmazsın
Allah’a kulluğa gelince sonra der savsaklarsın
Ders almayı aklına getirmez sürekli kaçarsın
Sonunda üç metre bez ile çeker gidersin
Yusuf YILMAZ Temmuz – 2012 – Ankara
Yusuf YılmazKayıt Tarihi : 16.7.2012 11:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin hikayesi gayet basittir. İnsanoğlu bu dünyada doymak bilmez, dünya malına tamah eder ve hiç ölmeyecekmiş gibi mal biriktirir. Makam için bukalemun kılığına girer. Tüyü bitmeyen yetimin ve diğer insanların hakkını yerken, bir an olsun dahi pişmanlık duymaz. Yanında çalıştırdığı işçinin hakkını alın teri kurumadan vermesi gerekirken, günler, aylar, seneler geçer ama, yanında çalıştırdığı işçinin hakkını vermez, savsaklar inkar edip üzerine yatar. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiği gibi, geçmiş kavimlerin şimdiki demirden sarp ve sağlam binalar gibi yerlerde oturdukları sarp kayalar içerisinde yaptıkları evlerde, bize ölüm dokunamaz sözlerine rağmen; Yüce Allah’ın onların bu sarp kayalardan yapılmış evlerini altüst ettiğini ibretle anlamazlar. Yalan dünyanın sefasına dalar durur ve hiç ölmeyecekmiş gibi zavallı ve oyun ile eğlenceden ibaret olan yaşantısını sürdürür. Karun kadar zengin olmayı hedefler. Ama bu malını da Allah yolunda, fakirlere, yolda kalmışlara, Allah yolunda cihad edenlere harcamaz ve ölürken üç metre bez ile gideceğini bile bile anlamamazlıktan gelir. Hayvani arzusunun hep böyle devam edeceğini sanar ve Yüce Allah karşısında, kadını ile aynı haklara sahip olduğunu unutur, onu köle olarak kullanmaya kalkar. Sadece hayvani arzusu ile kadına tapar durur. Sonunda da Ruz-i Mahşerde Yüce Hakim karşısına çıkacak yüzü kalmaz. Allah bizi böyle yüzsüzlerden beri etsin (amin) .
TÜM YORUMLAR (2)