Ey İstanbul Ey Yar-hikaye

Vildan Uyar
276

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ey İstanbul Ey Yar-hikaye

İstanbul çağırıyordu. 'Ey İstanbul' diye haykırıyordu.
Ey İstanbul ey yar!
Günler geçti, aylar.. Unutmadı İstanbul'u. Seviyordu çünkü...
Yazdıklarında anlatmıştı herşeyi.

Zor muydu onu görmek, görüp dokunmak,
Sarılmak...? Hasreti ile kavrulurken yüreği, hep özlemle beklediğini söylemek zor muydu bu kadar?

En sevdiği çiçek, kırmızı, kankırmızısı güldü. Çünkü, sevdiğini o biliyor ve anlatıyordu.
O da biliyordu. Biliyordu da söyleyemiyordu, onu görmek istediğini...

Mevsimlerden kıştı. İlkbahar gelecek yine çiçekler açacaktı. Kuşlar yine şarkı söyleyecekti. Elleriyle beslediği karıncalar, yine görünecekti toprağın üstünde.
Yağmur yağacaktı yine gece ve şehir yıkanacaktı, tozlarından arınacaktı.
O tebessüm edecekti. Umudu vardı hala. Çünkü seviyordu.

Ey İstanbul, ey yar!

Hep yazdı... Anlattı... 'Belki... Belki... ' dedi.
'Keşke' dedi. Keşkeleri vardı.
Herkes gibi görmek istiyordu İstanbul' u.
Bahar bir hazırlıktı...Yaz, o da kendine göre haklıydı.
Yazı da sevmişti o. Yaz mevsiminde, hep içindeydi, yüreğinde o.
Kışın uzun ve sert geçmişti, hüzün getirmişti.
Bahar peşine umudu, mutluluk getirmişti.
Yaz biraz sızlatmıştı içini ama karar mevsimiydi.

İstanbul yazın daha bir güzeldi... Emindi bundan..
Sahile vuran dalgalar, okşuyordu kıyıları.
Buluşuyorlardı gece ay ışığı ve yıldızlar..
Deniz kabukları ve deniz yıldızı bir arada oluyordu.
Martılar özgürdü. Denizin dalgalarına teğet geçiyordu kanatları. Oyun oynuyorlardı sanki. Yemyeşildi ağaçlar, tıpkı gözleri gibi.
Maviydi alabildiğince gökyüzü.
El ele dolaşanlar, umutla bekleyenler... Koşarak gelenler.
Şarkı söyleyenler, şiir yazanlar, resim yapanlar, İstanbul' da...

Ey İstanbul ey yar!

Yaz gelmişti. 'Karar verdim görmeliyim artık' dedi.
'ilk defa görmeliyim, ilk defa dokunmalıyım, ilk defa başımı omzuna koyarak sımsıkı sarılmalıyım. Geçen zamana inat, bütün hıncımı almalıyım ' dedi.
'öpmeliyim ince dudaklardan'
Özlediğini, beklediğini, sevdiğini bu sefer gözlerini içine bakarak söyleyecekti artık.
Gitti...

-Ey İstanbul, ey yar... Ben geldim...

İlk defa görüyordu İstanbul'u... Kararlaştırılan yerde beklemeye başladı.
Elinde ona yazdığı son şiirin ve onun kendisine yazdığı tek şiirin yazılı olduğu bir kağıt parçası vardı... Diğer elinde ise, onun sevdiği kan kırmızısı güller...
Beklemeye başladı zaman epey geçmişti.
Bekledi... Bekledi... O kadar çok bekledi ki bu anı... 'biraz daha bekleyebilirim ' dedi kendi kendine kadın.

Derken tanımadığı biri yaklaştı... Yabancıydı. O, olamazdı. Onu, gözlerinden ve gülüşünden tanırdı. Yabancı onun gibi bakmıyordu. Üstelik gülmüyordu da...
Yabancı 'merhaba' dedi 'onun için geldiniz değil mi? dedi.

- 'Evet' dedi. 'gelmedi gecikti, önemli değil ben beklerim yine de' dedi kadın...
' Sizi, ona götürmek için geldim ' dedi yabancı.

Şaşırmıştı. Neden kendi gelmemişti?

'Neden? ' diye sordu yabancıya...
Yabancı 'gelin benimle' dedi kadına.

Onunla birlikte gitmeye karar verdi. Evet gitmeliydi.
'Olsun kendi gelmedi ama arkadaşı gelmişti ve o yabancı onu kavuşturacaktı...Sevdiği adama kavuşacaktı en sonunda...

Heycanlandı ve titremeye başladı elleri... Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı.
Arabaya binip yola çıktılar. Uzun bir yol gittiler.
Giderken gülümseyerek etrafı seyrediyordu kadın.
'Ne kadar güzel İstanbul ' diyordu fısıldayarak kendi kendine. Hayran kalmıştı...
İkiside yol boyu hiç konuşmadılar.
Biraz daha gittiler sonra yabancı arabayı durdurdu.. arabadan indi ve kadının oturduğu tarafa geçip, kapıyı açtı ve' geldik' dedi.
Nereye gelmişti? Ağaçlık ve yeşil bir yerdi. Bahçe kapısı gibi bir kapı vardı.
Sonra yabancı başını eğdi ve işaret ederek ' sizi bekliyor' dedi.
Kadın yabancının işaret ettiği tarafa baktı. Birden irkildi.
'Mezarlık' burası 'dedi.
Dedi ve dondu kaldı. Şaşkındı... Kaskatı kesilmişti bedeni...
Yığıldı kaldı oracığa..
Kadının dili lal olmuştu, gözleri kilitlenmişti bir noytaya...
Ama hala elindeydi...Sevdiği adama yazdığı son şiirin ve onun kendisine yazdığı tek şiirin yazılı olduğu kağıt parçası...
Diğer elinde ise, sımsıkı tuttuğu kan kırmızısı güller ve dikelerinin eline batmasına aldırmıyordu... Farkında bile değildi avuçlarının kanadığından...

Savurmuştu rüzgar, gülün yapraklarını çoktan...
Çoktan mezarına uçup konmuştu gülün yaprakları...
Sonra elindeki kağıt parçasını bıraktı avuçlarından.
Rüzgar, şiir yazılı kağıt parçasını aldı ve uzağa, çok uzağa götürdü.
Mavi gökyüzünde kayboldu ve gökyüzünün rengi gri olmuştu.
Güller çoktan dökmüştü yapraklarını...
Onun için bir daha hiç sonbaharı görmek istemedi kadın. Ne gereği vardı.
Zaten dökülmüştü yapraklar... Zaten yaprak misali savrulmuştu sevdiği adamın ömür sayfaları.

'Ey İstanbul' diye haykırdı kadın aniden.
'Geldim, gördüm seni... Tıpkı hayallerimde ki gibisin.. Tıpkı düşlediğim gibi herşey...' dedi ve
...

'Eyy yar...! Geldim ama göremedim seni...' dedi ve uzun bir süre suskun kaldı kadın.
...
...

Geç gelen sevdanın, geç yaşanmış bir aşkın, bulaşamayan ellerin, yanan yüreğin ve hiç bitmeyecek bir sevginin hikayesiydi bu.

Ey İstanbul Ey Yar....

Yarine 'yar' diyemeden, İstanbul' u yaşayamadan, yolları yakın eden ama sonuna varamayan, acı çeken bir kadının hikayesiydi...

Aradan zaman geçmişti... Hala tazeydi yarası, hala acıyordu ve kanıyordu yarası hergün damla damla...
Bir gün kadın güneş doğduğunda her zaman açtığı gözlerini açmamaya karar vermişti ve açmadı gözlerini...

'Ey İstanbul ey yar' diye son nefesini veren bir kadının hikayesiydi bu...

Kadının odasında ki masasının üzerinde, bir resim ve resimin yanında bir kağıda acele karalanmış bir şiir vardı. Şiirin başlığı yoktu... Yarım kalmışlığa yarım bir şiir...

Bir sürü insan gelmişti, evinin etrafında bir kalabalık...
Genç bir delikanlı kadının olduğu odaya girdi.
Masanın üstünde duran acele yazılmış şiirin olduğu o kağıdı alıp eline okudu sesli bir şekilde ...

emanetiz bu dünyaya
ölüm var adı gibi gerçek...
sevdiğinin yok oluşu, gidişi koyar sevene...

hele yürekten seviyorsa
nasıl katlanır?
' artık o, yok' diye
nasıl bakılır dünyaya?

yürek sığmaz işte o zaman bedene...
ne acısı diner,
ne de unutur onu...
eğer gerçekten sevdiyse
hep aklında, kalbinin en değerli köşesinde

elinde kalanlar
geriye bıraktığı...
bir resim...
şiirleri ve yazıları
gülüşleri gelir aklına...
anılar....
kazılmıştır birer birer...
sevgisini yeniden
ve yine hatırlar...

yeniden yaşamak için
'unutmadım seni hala seviyorum' der
yine buluşmaya karar verilir...

'anlaşıldı bu sefer ben değil,
sen bekliyorsun beni'...
'bekle geliyorum' der
seven yürekler asla unutmaz...
'bekle beni, bekle yar'...

Son satırları okumakta zorlanmıştı okuyan genç...
Gözyaşlarını tutamıyordu ve ağlıyorlardı oradakiler...

Vildan Uyar
Kayıt Tarihi : 13.11.2009 14:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Navruz Kaplan
    Navruz Kaplan

    YALAN OLUR SÖYLENEN SÖZLER KENDİNİ SEVMEYEN BİR BAŞKASINI SEVEMEZ SANA SORSAM AYNI SORU SEV KENDİNİ SANAYAKIN BEDENİ SEVERSİN ??

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Vildan Uyar