Ey ilk aşk.!
Sana sesleniyorum.
İyi dinle,
Bu sözlerim birer kurşun
Kalbine zamanında sıkamadığım,
Bu sözlerim birer tokat
Yüzüne zamanında atamadığım.
Ey ilk aşk.!
İlk aldanışım, ilk hatam!
Sana sesleniyorum.
Avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
Bu defa susmuyorum,
Haykırıyorum ki duyulsun
Aşkın nankörlüğü.!
Duysun tüm kainat,
Senin ölümcül bir hastalığın
İlk virüsü olduğunu.
Nereden bilir insanlık.?
Pembeler içinde sevgi diye
Kederli bir kalbin kalacağını...
Nereden bilirdi minik bebek.?
Sevginin de sahte olabileceğini...
Aşkın sıcaklığının
Bir gün kalbini yakıp,
Onu küllere terk edeceğini...
Ey ilk aşk.!
Söyle bakalım,
Önceleri tadı güzel gelecek bu zehrin.
Sahteliğini geç fark edeceksiniz,
Sımsıcak gülüşlerin.
Verilen sözler tutulmayacak,
Unutulmaya mahkum olacaksınız
Ve horlanacaksınız zamanla.!
İtiraz etmeyin asla...
Daha siz ilk kelimeyi söyleyemeden
Virüs konuşacak sizin yerinize birden.
“Seni seviyorum” sözleri dökülecek,
Kalbinizde kişi acılar içinde inlerken.
Mantığınızı kaybedecek,
Beyninizin kalbinizin kölesi olacak...
Kalbinizi terk etmeyi isteyeceksiniz.
“ Aşk kalbi olmadan yaşamayı göze almaktır”
.......................................................diyeceksiniz.
Ama sızlanışınız yersiz.
Bu virüs çaresiz.
Sevgi denilen iki yüzlü acemi
Sizi de harcadığında
Kalacak olan yanınızda,
Anlatacağınız hazin aşk hikayeniz.
Ey ilk aşk!
Peki sana soruyorum şimdi.
Gücün ne kadar,
Ne kadar nefrete,
Ne kadar kine sahipsin.?
Zehrin ne kadar etkili.?
İki yüzlü aşk perisi..!
Ey ilk aşk.!
Sana sesleniyorum.
Geliyorum seni yenmeye,
Hastalığımın zirvesinde,
Ölümün pençesinde,
Zehrimin en tatlı olduğu bu zamanda
Sana geliyorum aç kollarını!
Ey ilk aşk.!
Sen artık...
Uzaklarda bir yerlerde
Ve artık...
Benim koca bir şiir kitabım var,
Senin zehrinden fazlaca, söz eden
Sevdaya inanacak olan,
Zavallı yüreklere..!
Kayıt Tarihi : 13.10.2004 03:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sana sesleniyorum.
Geliyorum seni yenmeye,
Hastalığımın zirvesinde,
Ölümün pençesinde,
Zehrimin en tatlı olduğu bu zamanda
Sana geliyorum aç kollarını! ***
**Ey ilk aşk.!
Sen artık...
Uzaklarda bir yerlerde
Ve artık...
Benim koca bir şiir kitabım var,
Senin zehrinden fazlaca, söz eden
Sevdaya inanacak olan,
Zavallı yüreklere..! ***
eyy aşk sen nelere kadirsin...!?dedirmezmi şaire de okuyucuya da...şiirlerin olmazsa olmazı..aşk...
harikaydı...şiirlerine tesadüfen rastladığım güçlü kalem...sizi okumaya devam edeceğim..tşk.ler..
tampuan..+...antj..
Yeri bir başkadır ilklerin...
Kutluyorum, çok güzel, ancak hüzünlendim..
...bu uzun ve güzel şiire bir uzun şiirle yorum yağılabilir ancak:)))) tabi bir de yanıt niteliğinde olmalı....hüzünlü aşklara yanıt....
DOGAN GUN ( Kemal Burkay)
Kirgin umutta
Keder tortusunda
Acida, zehirde, pusuda
Yilma
Dogan gunu bekle
Cunku tutar bir erik agaci sunar sana
Dogan gun
Van golunden bir sabah
Bir kivilcim, bir titresim
Bir tutam akdeniz
Suphanci bir serinlik
Ve genc bir gerinme
Usulcacik sac hisirtilari
Bir dudaktan bugulanan sicaklik
Tutar getirir
Dogan gun
Opucuk gibi konar gozlerinde bir melodi
Sevgilin gibi dokunur parmaklarina bir kedi
Ve kavga ve zulum ve ates
Hep birlikte orulen bir turku
Guzel yapmak icin, guzel olmak icin
Cunku hayat donen, kivrilan
Yanan bir ibrisimdir
Tutar getirir
Dogan gun
yanan ibrişimlerin gelmesi dileğiyle.....)Yüksel Özbek
TÜM YORUMLAR (3)