Ey gökyüzü,
İnme artık üzerime, çok yorgunum.
Nice dağlar geçtim,
Nice yollar yürüdüm de,
Koca ömrü bir damla aşk için harcadım.
Sen çektikçe karanlığa beni,
Ay gibi yeniden doğdum,
Ama her seferinde kahırla,
Bin kez daha,
Bin kez daha öldüm.
Toprağa çöktü dizlerim…
"Toprak ana, ey sırdaşım,
Ey benim dilsiz can yoldaşım,Şiir kitabı
Öğret suskunluğunla, heybetinle
Yeter artık, ben de susayım... "
Bilirim,
İçimde susmayan bu yangın
Bitirir beni bir gün.
Benim gönlüm,
Dergâh ister, yâr ister...
Ama yâr kimdir?
Kimlerdendir?
Nerededir?
Benliğimle savaştım yıllarca,
Her gün bir can yitirdim içimde...
Bin ok attım kendime,
Yine de susmadı içimdeki "ben",
Yine de dinmedi içimdeki "ben".
Söylesene:
Aşkla çok yananın,
Aşkı çok taşıyanın,
Kalır mı, hiç canı?
Dünya gülü soldu elimde,
Bir diken kaldı nasibime.
Gönül dağımda yalnızca keder,
Yalnızca gam biter.
Ah gökyüzü...
Senden bir rahmet isterim:
Yağdır sağanakları ki,
Bezsin içimdeki şu densiz ateş.
Yunus gibi, aşk deryasına at beni.
Kor et,
Sonra o koru senin deryanda kaybet...
Nice çehre gördüm,
Hiçbiri kalmadı şu âlemde.
Nice gün gördüm,
Tortu bile kalmadı geriye.
Zira bir gün, elbet biter bu yol.
Biter de,
Şu aciz can kuşu uçar gider...
Ama ne kalır geriye?
Kalırsa bir tek adım kalsın,
O da aşk ile anılsın...
Der ki Yunus:
’Aşk ile pişmeyen, aşk ile yanmayan,
Hiçbir gönül, taşımaya değmez canı.’
Söylesene:
Ya aşkla çok yananın,
Ya aşkı çok taşıyanın,
Kalır mı ki, hiç canı?
16.06.2025
Serpil ÇavuşoğluKayıt Tarihi : 18.6.2025 03:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!