EY AŞK!
Ey kelimelere hapsedilmeyen güzellik!
Şiirlerin, öykülerin, romanların gizemi,
Gözleri erguvan renkli hüzün,
Çöllere serinlik veren rüzgâr…
Hazan yelleri vurmuş gül bahçesini,
Kurumuş umudun vahaları,
Koyulaşmış ufukların kızıllığı,
Fecrinle aydınlat hüzün çiçeklerini...
Ey gönüllere ilmek ilmek atılan düğüm!
Memleketler yaktı o gamzelerin.
Kapından kovma, esir etme bizi,
Sineler çatlattı o cilvelerin…
Karanlıklara inanç rahlesini koy,
Mumlar aydınlatsın aşklarımızı,
Cemrelerle ısınsın, hasretlerimiz,
Dirilsin, kanadı kırık serce kuşları…
Gel ey mazide küllenmiş hatıralar…
Kayboldu gönüllere ilmik ilmik atılan nakışlar,
Islak kirpiklerin gölgesinde iz bıraktı özlemler,
Kirlendi, yok artık dudaklarda kevserden kelimeler…
Yüreğimizde bir mahşer kaynar,
Kuşatmış her yanımızı kutuplar,
Mısraları, sarmaşık gibi sarmış sancılar,
Solgun dudaklarda kırmızı bir gül yanar…
Ey aşk! Yüreğe dokunan ipekten duygu
Sancılar kuşattı kelimeler
Istırap damıttı içimize mısralar…
Bir rahlenin kucağında pörsümüş ve yalnız
Yürekleri kan ağlayan aşk edalı cananlar…
Sen, ey kelimelere hapsedilmeyen güzellik!
Çağır artık hasret yüklü türkülerini,
Ab-ı hayat akıt yaralı yüreklere
Yağmurların can versin ateşten sinelere...
Kayıt Tarihi : 10.6.2020 11:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!