Sana üşüdüğümü söylüyorum. Çocukmuşum da sanki çamura çıplak ayaklarımla basmışım soğuk bir kış gününde. Annem mi geliyor sen mi geliyorsun koşarak biraz da kızgın.? Annem mi sen mi? ...Üşümüşüm diyorum...Ben üşümem biliyorsun. Oysa üşümüşüm. Buz tutmuş ellerim. Bak parmaklarımın ucuna. Saçaklardan sarkan ve dikkat edilmesi gereken buz sarkıtları gibiler. Üşümüşüm diyorum. Isıtacak mısın?
Öp beni o zaman!
Sana estiğimi söylüyorum. Ucuz bir şarabın berbat tadı ile yaptığı iş arasındaki uçuruma düşüyorum eserken. Beni basınç farkları getiriyor sana. Eserken belki eski diye belki de es es es ki ki ki diye bağıran kekeme bir rüzgar oluyorum. Tadını değiştiriyorum dokunduğum yaprağın, sürtündüğüm toprağın, arasından geçtiğim saçların. Dağlar üzerinden gelen kaynağı belirsiz bir esintiyim. Eseyim mi?
denizine dönmüş bir dalgasın şimdi
mentollü sigarandan çekip içine dumanı
ay vakti karanlıklara dalıyorsun
adımların seni anılara götürüyor...benim gibi
trenler, raylar, kediler
ay doğduğunda yeni bir yazın olur
çünkü beklediğin gölgelerin çekilmesi
karışır uzaklarda bir adam
ay doğduğunda yeni bir kışın olur
uykuya çekilir elinin ayası
kırık ayaklı sandalyesinde sallanırken zaman
gelsem gözlerin dağılır kör bastonlarına
zaman dağılır
uzaklar aşklardır gidilmemiş olduğu için biraz da
biraz da yaşanmamış bir sevgilidir adı uçurum
şiirde imlâ hatası olmaz zorla
teyze! sizi çok sevdim... bunu diyebilir miyim?
gülmeyi yüzümde dondurur soğukbuğunuz
ne desem...anısız ölen cenin uykundur
gerilir yüzümüzün dokunulmamış yerleri, ajda
pekkan limitinde sargıladığımız biliyorsun
çok konuşuyoruz çok konuşkan bir çocuk
ankara benim gibi içine sığmayan otobüsleri
yolcusuz gönderen kendinden uzaklara
benimde kapılarım var diyorsun arkasına sandalye dayanan olasılıklara karşı
benim de kapılarım var dışarda kalmaya ya da içerde kalmaya
birden açılan-ki bütün kapılar birden açılır- iklimler değiştirir
birden açıldı akşamdı, ölüyordum ne güzel, tahtadan bir kapıydı açıldı kapandı
rüzgarda sallandı, dağıldı, açık unutulmuş hırsız bayramıydı
ne diyecektim? kimdin? kapıya sıçradı sorgudan bir damla ter
rüzgarın savurduğu poşetlerden söz edelim seninle
yılanın kumda bıraktığı alfabeden
bir çocukla süt arasındaki ilişkiden
dilenciye allah rızası için para veren bir ateistten söz edelim
verilmiş sadakası olsun
yağmurun belleğinden söz edelim bulutlar toplanınca
kadıköy’de hep işi olan bir çift ayak gezinse
içimde nüfusu ikiye katlanır gidilecek yolların
herkesin beyninde ur halinde bir istanbul vardır
ayağa batan kırık cam keskinliğiyle acıtan
demek tüm hayatım gözlerinin önünden
bir şerit gibi geçti sende öldüğümde
sen de öldüğünde bir ray vardı ayrı
yazılmıştı bütün de’lerden…bakıştan
oyundan…senin çocuk hayatın geldi yaşamaya
geldi!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!