Seni andım az önce bir gülüş sırıttı yüzümde
Madem gidemiyorum senden
Ele avuca sığmayan arsızlığımla kapına geldim
Ya kal ya git...
Kal de
Kal...
Ayrıldım usul usul
Ya koynumdan
Şimdilerde asılır suretin
Edebi yüreğime
Melalin ince ince sızlar içimde
Deryalar ortasında susamak gerek bazen
Bazen gece fenerlerinde kararmak
Karanlığa yakamozlaşmak gerek bazen
Bazen mukmire siyahlaşmak
Değmek gerek bazen tutunmak yeniden
Askıya alınır mı sevmek
Saklanır mı sandıklarda aşkın kokusu
Sevda çanı çalınırken şehrin üstüne
Sağır mı oldun ey sevgili
Senden gayrısı duymayan kalmadı
Geziyor sokaklar arasında bir dedikodu
Düştü üstüne yıldızlar
Düştü gece
Düştü ay
Yansır şaftı pencere aralığından
Deniz koyu mavi dikizler beni aynasından
Ben ayna içinde yüreğimi...
Sevda, parmaklıklarına sarıldı
Gönül volta atar avlunda
Var mı gönlün gönlüme
Bir diyeceği
Pusuya düşmüş haziran
Derin sular içinde
Hüzünlü baharlara çiçek açtık
Yolunu bulamayan bir derde düştüm
Senden önce hiç böyle değildik
Hep kışlaştık...
Ne güzel dans ediyor kadın
Ruhunu özgürlüğe bırakmış
Kolları rüzgarda ne güzel süzülüyor
Kanat açmış kuşlar gibi
Ne güzel değiyor toprağa
Saçları ne güzel uçuşuyor
Seni nasıl sevdiğimi
Bildiğini sanırsın
Bir de bilmediklerini öğrensen
Sevgimin kollarında yüreğinde asarsın
Utana utana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!