Onur BİLGE
Ülkemde evler düşünüyorum. Nerde, nasıl, kaç odalı olduğu önemli değil. Duygusallık dolu, huzur veren, sıcacık bir ortam olsun yeter. Huzurla gülümsesin eşyalar, perdeler sevinçle açılsın, romantizmle kapansın.
Artık ekranlarda bile boy gösteren anlaşmazlıkların yaşandığı işkence mekânlarının yok olmasını istiyorum. İşte o zaman ülkemin mutluluk dolu altın çağını yaşayacağına inanıyorum.
Bir oda bir mutfaktan ibaret de olabilir. İki sedir yeter. Somya olsa da olur. Bir masa, dört sandalye, bir kitaplık, çalışma masası, gardırop… Aslında çok eşya kullanmaz insanlar. Fakat nedense evi tıklım tıklım doldurmadan edemezler. Hele misafir odalarında; koltuklar, kanepeler oturur. Sonra da içinde yaşayacak bir yer bulamazlar. Sıkışıp kalırlar. Boğulduklarını hissederek, kendilerini dışarıya atmadan rahatlayamazlar. Lüzumlu lüzumsuz herkesle doldurdukları hayatları gibi huzursuz hale gelir, yuvaları da.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,