Bizim elli yılda, yirmi beş evimiz oldu
İlk evimizin anıları
Güneşli bir sonbahar gününde başlar
Nikah salonundan çıkmıştık
Evimize yürüyerek dönüyorduk
İmbat rüzgarı geçiyordu saçlarımızdan
Karabiber ağaçları salkım saçaktı
Yazlık sinemada güzelim taş plaklar dönüyor
Evlerin önü, akşam oturmasına hazırlanıyordu
O yıllar İzmir, "güzel İzmir"di
Ve ikimizin yaş toplamı, ancak kırk birdi
Akşamın güzelliğinde büyülenmiş
Suskun, dalgın ve mutlu yürüyorduk
Yaşlı ve ahşap evimize geldik
Paramız ona yetiyordu
Bahçe kapısını kapattık
Dünya dışarda kalıp, dönmeye devam etti
Biz ilk evimize girdik
Sarıkamış'daki ev, savaşlardan kalmıştı
Bir yandan başı dumanlı dağlara
Bir yandan çam ormanlarına bakardı
Dağ ve orman geceyi paylaşırken
Karanlıktan kurtlar çıkıp gelirdi kapımıza
Anneler, babalar ve tombul enikler
Bahçede oynaşıp, sabahı beklerlerdi
Gün ağarırken, karları yararak geçen devriyeler
Havaya bir el ateş ederlerdi
Silah sesi evimizin taş duvarlarında yankılanır
Filiz Bebek uyanıp, ağlardı
O zaman konukların gecesi biter
Gerinip, esneyerek ormana dönerlerdi
Malazgirt'deki ev iki odalı idi
Birinde iki çocuk ve bir çift kınalı keklik yaşardı
Diğerini ikimiz, kara kafalı bir serçe ile paylaşırdık
Evimizin bütün camlarında
Süphan, bir tablo gibi asılı dururdu
Kimi geceler şimşekler çakardı
Dağın keskin ve buzlu zirvelerinde
Kimi geceler ayın solgun ışıkları dolanırdı
O zaman batıdaki karanlık vadilerden
Murat'ın bitmeyen uğultusu duyulur
Dağ susar, suyu dinlerdi
Ölümsüz, erişilmez ve görkemli Süphan!
Masal bitti, gökten üç ev düştü
Biri senin, biri benim, biri dinleyenin oldu
Diğer evler de başka masallara kaldı...
(19 Kasım 2008 - Bostanlı
Sami YalçınKayıt Tarihi : 20.1.2014 18:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!