Sevdamın gözyaşları kalın bir duvar örüyor gözlerime...
Öyle ki gözlerim bir daha değmesin gözlerine..
Baktığımda o duman bulutunu görmeyeyim
Ya da bir ışık denizinin içine düşmüş gibi olmasın bakışlarım...
Gözlerden kalbe iner ya duygular
İşti o yüzden sevmeyeyim artık seni
Bilmediğim diyarlarda pervasızca dolaşırken..
Gözlerime değdi birden gözlerin
Tüm unutulmuşlukları birden yaşattı bana o kahvelik
Zaman sadece bir an, bir küçük nida yükseliyor sokaklardan
Sokaklar uyuyor kaldırımlar yorgun, bulutlar yine aynı siyahlıkta
Ağlıyor hanımeli, kahkahayla gülüyor kaktüs çiçeği
Kararmış korkaklıklar, cesaret köprü üstünde intihar peşinde
Ben mi yükleniyorum bu kadar görüntüyü yoksa hayat mı yüklüyor omzuma
Bilmiyorum…
Suretin gelir gecelerime, fısıldayarak ihanetini
Kelepçelidir sevdam bilirsin ya ondan mı vermezsin anahtarımı
Kalpsizliğinin resmini çocuk maskeleriyle mi saklarsın
Bizimkisi hep bir körebe bir köşe kapmaca
Bari bırak da bu defa o en güvenli köşeyi ben kapayım
Bu kez de sen ebe ol ben aranayım
yaralarım birgün kapanır mı? ?
kaç cana kıydı kimbilir bu sevda?
seyrine dalarken sisli gözlerinin, bal tadında bir rüyada kendimi buldum
rüyalar şahididir gözlerinin ve bilinmez keşkelerimin
hayranıdır düşlerde uçuşan kuşlar sevdamızın
soluksuz nefesler besler rüzgar, eserken yüzümüze ayrılığın sillesini vurur
Sensizliği de yalnızlığı da zor oluyor gecelerin...
sensizlik vurur her gece kıyılarıma nerdesin? ? ?
hain bir tokat vurur suretime
sensizliğin şamarıdır yüzümde parçalanan
gözlerimin vurdumduymazlığıdır boşken dolu gördüğüm oda..
sensizken senli gördüğüm her bir adım..
Çocukluğumu istiyorum! ! ! ! !
Sepetime koyduğum düşlerimi, körebe aldanışlarımı, sobelendiğim köşeleri, ardından ağladığım kırılan oyuncaklarımı… Ben hiç büyümek istemedim ki, kim getirdi beni bu yetişkinliğe kim tuttu yürüttü ellerimden? ? Oysa ben hep acemi adımlarla koşmak istemiştim, belki de her defasında düşüp tekrar ağlamak… Elimden tutup kalkmayı öğretmelerini istememiştim, gözyaşımı silmeselerdi ağlasaydım yine düşüşüme…
Çamurlu ellerimi istiyorum! ! !
Gece... En sevdiğim iki hece...
Yalnız geceleri geliyorsun düşlerime...
Seni yalnız düşlerime emanet edebiliyorum
Yalnız gecenin koynuna bırakabiliyorum seni
Tek çarem Gece...
Gidişinin ardından gözlerimden inciler döküldü
Oysa sen gözümdeki nur değil miydin? ? ?
Ahhh sevgili! ! Dedim ya yalnızlığı da sensizliği de zor oluyor bazı gecelerin
Hep böyle sessiz mi olur senin gidişlerin
Hep böyle çaresiz mi kalır bırakıp gittiklerin
Seni sevmek bir çocuktu kundakta emzirilmeyi bekleyen
Tokluktu aç kalan gönüllere inat, yakarıştı Mevla’ya hep var olmanı isteyerek
Güneş ışığıydı kararmış semaları aydınlatan, ince bir dokunuş yıldızlara
Senli yarınlar hep huzur çeşnisi kokardı
Bir bebek gülüşü saklıydı her gelişinde dünyama
Hoş geldin der gibi kahkaha atardı o masum suret
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!