Vicdanımı koydum bir bavulun içine
Eski bir rafa kaldırdım
Değmedi insanlara bunca iyiliğin arkasında
Konuştular arkamdan, çünkü yapacak başka bir şeyleri yoktu...
İçimdeki merhamet duygusunu kaybettim.
Boş ver!
Dünyada uzun nesiller geçmiş
Avutulmuş çocuklar çoktan suskun
Bir ben kaldım, küçücük bir beden
Avutulmuş bir ben
Şimdi gözlerime gülmeyi öğrettim
Bu hayatta kalma savaşı canımı sıkıyor.
Nedensiz bu öfkeler nereden gelir bilemedim.
İçimde fırtınalar koparken,
Kimseye bir şey diyemedim.
Mutlu olamadığımı düşünüyorum.
Benim doğam denizde başlar.
Uzak kalırsam denizimden yalnızlığımı hissederim.
Bir ormana girdiğimde ötüyor kuşlarım, akıyor sularım...
Her bir canlı bir renk, doğaya ahenk katar.
Bir kuş sesleniyor insanlara
Dağlar gibi suskunduk
Gece olunca sessizlik konuşur
Kuşlar ötmez, su sesi duyulur
Bir korku sarar vadiyi karanlık geceden
Havaya baktığımda bulutları göreceğim
Ne zaman mutlu edecek hayat bizi?
Her şey rüya gibi kısa sürüyor,
Akıllarda soru işareti bırakıyor.
Çok saçma değil mi sence?
Dünya bizimle oyun oynuyor.
Gayb olmuş sana duyulan hisler
Öfkeli bakışların arkasında o anlam
Kolay da vazgeçilmez ki senden
Hâlâ bir bekleyenin var bu şehirde!
Asla beklemediğim o durakta çık karşıma
Nar-ı hicran düşmeden bu yola; yetiş bana
Bu değil midir? İşte!
Hatırlamaya çalıştıklarım
Bu değil midir? Düşman saydıklarım
Her seferinde arkadan vurmaya çalışanlar…
Ağzı olan konuşmalar…
O kadar gereksiz ki bu boş bakışmalar…
Şimdi en derin acıları bıraktın işte…
Hep baktığımda aklıma gelecek olan
Uyutmasın Tanrı seni bu gece!
Affetmeyeceğim, söz verdim kendime
Susma; hatırlat bana eski günleri
Hiç yaşanmayacak geleceği
Ama belki yaşanır mazide kalan gece
Eskiden kalma bir kalp var bu şehirde
Hep senin için attığını hissettirmeli
Dokunmalısın kadının bu sıcak duruşuna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!