Uçurtmamın ipi koptu yüreğimde, nasıl çocuktum
Yıldızları saymak tutkusuyla gökyüzüne uçtum
Uçtukça uzaklaştı yıldız yığını..
İşte ben o gece en parlak yıldıza sevdalandım…
Ona doğru inatçı bir sevdayla koştum durdum
Hiç yitmedi umudum…
Nedenini hiç anlamadım ama;
Ben ona doğru yol aldıkça doru atlar gibi
Yaşlı bir güvercin ardımsıra ağladı durdu…
Kır çiçeklerinin hepsi hüzüne durdu…
Soramayacak kadar zamansızdım
Yıldızım çağırıyordu, ben ışığının çekimindeydim…
Neden ağlıyordu yaşlı güvercin?
Ya bu çiçeklerin yası neden?
İnci tanesi gibi süzülen gözyaşlarını hiç gizlemeden
Yağmur edip yeryüzüne savuruyordu…
Soramayacak kadar sevdalıydı yolum…
Sabaha dek yol aldım…içim yıldız yangını
Tam tutacakken uzaklaştı, çağrısı hiç tükenmeden.
Ben gittim, o daha uzak, ben uzakken o çok yakın
Geçecekti ayrılığın mevsimi
Dur durak bilmeyen bir çocuk oyunu gibi hep yol aldım
Kaybolacağımdan hiç korkmadan.
Hiç yitmedi umudum…
Yaşlı güvercinin çok gün görmüş yaşlı gözleri
Ardımsıra…
Bir mühür gibi işlenmişti yüreğimdeki kabzaya
Hep düşündüm samanyolu boyunca,
Ben bunca sevdalıyken niye ardımsıra..?
Soramayacak kadar zamansızdım…
Asırlar boyu sürdü sanki yolculuk…
Tam ulaştım diye çırpınırken ellerim;
Yolumun pusulası sevdalı ışığım
...u-sul u-sul yitirmeye başladı ışığını…
Daha çok koştum, çığlık gibi sustum…,
Gitgide daha soluktu, içimde uçuk bir acı!
Ellerimin yanmasına hiç aldırış etmeden dokunduğum anda
Çığlık çığlığa gitti….
Çığlık çığlığa kaldım geride….
Gitme ışığım!
Bak geldim, bir yaşam mutlak hep geleceğim yanına,
Ve belli belirsiz derken...
...göğün renginden ayırdedilmez oldu…
Kaybolup gitti yıldız, kaybolup gittim sanki…
Birden
Artık hiç gözyaşı kalmamış
Ama ardımdan bir an bile ayrılmamış
O bilge
O yaşlı güvercin
...tutuverdi elimden…
Yıldızım yoktu..
Soramayacak kadar
...zamansız değildim artık…
Sordum, bunca gözyaşı niye ardımsıra?
Bu çiçeklerin yası neden?
Sabah oldu dedi u-sul-ca
En zor sevdayı seçtin!
Hep kavuşmak düşüyle koşsan bile ardından
Sabaha karşı o senin sevdandan yakarak kendini
Güneşe dönüşecek
Yeryüzü aydınlansın diye!
Ellerini, ellerimizi ısıtacak.
Tohumları, denizleri ısıtacak..
Kuş yuvalarını, başakları ısıtacak.
Çiçekleri yaşatacak güneşe dönüşecek.
Çiçeklerin yası güneşsiz kalma korkusudur.
En zor olanı seçtin!
Sen her gece koşacaksın
Elbet, hiç yitmeyecek umudun!
Ama elinle tuttuğunu anladığın an
O binbir parçaya ayıracak kendini.
Yeryüzü soğumasın, çiçekler ışıksız kalmasın diye!
Gözümün her damlası anlattı sana
Ama sen soramayacak kadar
...zamansızdın
Ben sana yetişemeyecek kadar yorgun…
Hadi şimdi yat göğsüme, dinlen.
Penceren içine bırakayım seni..
Yarın güneş gidince
Yeniden doğur sevdanı
Dur durak bilmeden koş yine,
Biliyorum hiç tükenmeyecek umudun,
Ondandır küçüğüm,
Bu umutla yaşayacaksın!
En zor olanı seçtin!
Zor olan sevmeyi bilmektir çünkü.
Kayıt Tarihi : 2.7.2004 14:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!