Esperanto ve Türkçe Şiiri - Yorumlar

Oğuz Düzgün
280

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

ESPERANTO DİLİ

Esperanto’yu geliştiren kişi, Polonyalı Yahudi bilgin Doktor Ludoviko Lazaro Zamenhof’tur..Bu bilgin 15 Aralık 1859’da Polonya’nın Bielestok şehrinde doğmuştur..O bilhassa Hint-Avrupa dillerinden pek çoğunu çok iyi bilmekteydi..Bu dillerin düzensizlikleri, diğer milletlerce öğrenilmelerinin güçlüğü, onu yeni bir dil arayışına itmiştir..Ona göre bu dil yeni dünya dili olacaktı..Zaten Zamenhof’un imzası olan “Esperanto” kelimesi de anlam itibariyle “ümit eden doktor” anlamına gelmekteydi...Daha sonra oluşturduğu yeni dilin ünvanı olacak olan bu kelime grubu “tüm dünyanın ortak ve düzenli bir dilde buluşması ümidini” içinde saklı tutan bir isimdi..Şimdi biz bu çalışmamızda Esperanto namıyla anılan yapma dil ile Türkçe’mizi karşılaştıracağız..Çalışma sonucunda görülecektir ki, Esperanto, Hint-Avrupa dillerini ve bilhassa Avrupa’nın kutsal dili Latince’yi tüm dünyaya egemen kılma çabasının bir aracıdır.Bir bilgin tarafından oluşturulan ve dünyaca rağbet görmüş bir dil olan Esperanto’nun, doğal süreçler içinde, tesadüfen oluştuğu öne sürülen dilimiz Türkçe ile girdiği yarışta nasıl geride kaldığını da gösterecektir bu çalışma..Sonuçta ise Türkçe’nin hem doğal bir dil hem de düzenli, mantıklı bir dil olarak dünya dili olabilecek tek dil olduğu ortaya çıkacaktır..Eğer bir Türk olmasaydım, başka milletten hakperest bir bilgin olsaydım yine de Türkçe’nin üstünlüğünü söylemekten çekinmeyecektim..Yani bu söylem milliyetçilikten çok öte bilimsel bir savdır..Zaten Jean Deny gibi yabancı dilbilimciler bile Türkçe’nin düzen yönünden diğer dillerden üstünlüğü gerçeğini tüm dünyaya ilan etmişlerdir.Ben de bir Türk olarak, elbette yüreğimde, zihnimin kıvrımlarında saklı bu mücevheri ve onun güzelliklerini tüm dünyaya gösterme aşkıyla yanıp tutuşuyorum..Yaradan’ın Türklere ve onların şahsında tüm Müslüman milletlere verdiği bu güzelliği, yine bu dili oluşturan Yaratıcı’ya bir teşekkür edasıyla, tüm dünya insanlarıyla paylaşmak gibi bir davanın içinde buluverdim kendimi..Türkçe’nin güzelliklerine ulaşılmasını engelleyen yapay surlardan birisi olan Esperanto yapma dili, Türkçe’nin dünya dili olmasını engelleyemeyecektir..Çünkü Türkçe, tüm gücüyle bağırmaktadır.. “Ben şu bilgi ve mantık çağının tek dili olacağım” demektedir.Biz naçizler ise sadece ona tercümanlık yapmaktayız..Konuşan yine Türkçe’dir.

Zamenhof tarafından uzun uğraşlar ve düşünceler sonucunda oluşturulan Esperanto yapma dili, doğal süreçler içinde, kendiliğinden oluştuğu iddia edilen Türkçe’ninkine benzer kurallara da sahiptir..Zaten Esperanto dilini Hint-Avrupa dillerinden ayıran özellikler de bu kurallarda gizlidir çoğunlukla..Peki neden Türkçe gibi harika ve de doğal bir lisan varken bu bilgin gitmiş yeni bir dil oluşturmuştur? Üstelik bu oluşturulan dil pek çok yönden Türkçe’ye benzemektedir..Neden insanlar hemen yayılabilecek, canlı bir dil varken onun değişik bir versiyonunu, tüm dünyaya yayılması oldukça zor olan bir dili yeniden oluşturmuşlardır? Bizce bu araştırılması gereken bir konudur..Zamenhof’un Türkçe’yi bilmediği öne sürülebilir..Ancak 1880’li yıllarda, hem de Avrupa’nın gelişmiş bir bölgesinde pek çok dili ana dili gibi bilen bir bilgin, Türkçe ile ilgili hiçbir bilgiye sahip değildi iddiası gülünç bir iddia değil de nedir? On küsur dili bilen bir adam herhalde merak edip, Türkçe’yi de incelemiştir..Böylelikle o, bu dilden de ilham almış olabilir yeni dil oluşturma çalışmasında.Bazıları “Zamenhof Türkçe ile ilgili bir şey kesinlikle bilmiyordu diyebilirler” ve bunu da belgelerle ispat edebilirler..O halde şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır..Zamenhof’un uzun çalışmalar sonucunda geliştirdiği dil, onunla pek çok benzer yöne sahip olan Türkçe kadar, en azından bazı kurallar yönünden düzenliyse ve bu dil ancak 19.yy’ın sonların oluşturulabildiyse, binlerce yıldır matematiksel bir düzene sahip Türkçe’nin üstünlüğü ispat edilmiş olur..Çünkü bin yıl önce de düzenli olan bir lisanın benzeri daha dün oluşturulmuşsa, elbette önce var olan yarışmayı kazanmış demektir..Türkçe’nin Esperanto’dan üstün tarafı bu çalışmamızda göreceğiniz gibi onun eskiden beri düzenli olması değildir sadece..Bu yönleri, ilerleyen yazılarımızda incelemeye devam edeceğiz..Şimdi şu birinci maddeyi açıklayalım..

Esperanto’da da kelimeler yapılarına göre üç gruba ayrılırlar..Basit, türemiş, birleşik..Bu durum bilindiği gibi Türkçe’de de böyledir..Yine bu dilde kelime yapımı Hint Avrupa dillerinde olduğu gibi “bükümlüleşme” yoluyla olmaz sadece eklerle yapılır..İşte burada Türkçe’nin bir üstünlüğü fiili olarak ispatlanmış olur..Türetme eklerle yapılır ancak bu ekler Esperanto’da başa da eklenebilir..Burada bir mantık bölünmesi vardır..Türkçe bu yönden de Esperanto dilinden üstündür.. “Bütün ekler sondadır” kesin mantığı Türkçe’yi Esperanto dilinden daha mantıklı bir konuma getirir..Bu yönüyle Türkçe öğrenilmesi daha kolay bir dil olmaktadır..Zira bu dili öğrenmeye çalışan bir kişi en azından “hangi ek başta, hangi ek sonda? ” şeklinde bir kaygı taşımaz..Bütün eklerin sonda olduğunu bilir..Böylelikle Türkçe’nin ek bölümünü kolayca öğrenir..Türkçe’de kelime bazındaki bütün iş eklere düştüğüne göre “ek” meselesi kolayca öğrenilirse Türkçe de öğrenilmiş demektir.İşte bu özellik Türkçe’ye bariz bir üstünlük verir..

Tamamını Oku
  • Kepçe Balığı
    Kepçe Balığı 26.08.2008 - 13:50

    XIX. yy.ın 80-90. yıllarında Avrupa'da özellikle Fransa'da yapılan alfabe islahatları Mehemmetağa Şahtahtlı'nın da ilgisini çekmiş ve Batı'daki ortak alfabe meydana getirme çabaları ile ilgilenmiştir. Türk-Müslüman dünyasında kullanılabilecek Esperanto biçimli alfabe tasarısını hazırlayıp, 1902 yılında 'Doğu Ses Bilgisi Alfabesi' adıyla yayınlamıştır. Ancak, o dönemlerde ciddi bir yankı uyandırdığını söyleyemeyiz. Bununla beraber, Türk-Müslüman dünyasında ilk ortak alfabenin kurucusu görevini üstlenmiş kişi diyebiliriz. Türk halklarının birbirleriyle yaklaşması ve ilişkilerin kuvvetlenmesi için alfabe islahatı dalında çok yönlü çalışmalarda bulunmuştur.

    1846-1931 yılları arasında yaşayan doğu bilimleri uzmanı ŞAHTAHTLI, İngilizce, Fransızca, Rusça, Almanca, Araça ve Farsça dillerinin yanısıra Pehlevi ve Zend gibi yok olan dilleri de bilen seçkin bir eğitimci idi.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta