Sen,
gece doğururken, benim sabahlarıma bir batında milyonlarca düş,
Ben de,
uykusuna yatıyordum, gelecek umutlarının filiz düşüne,
Sen,
esmer sancılar çekerrken karanlıklara,
Ben de,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok ama çok içten kutluyorum sizi çok güzeldi.Saygılarımla
ne harika dizelerdi bayıldım,kutlarım yüreğinizi ve kaleminizi sevgiler
Ve esmer düşlerimde yeşil bir yağmur ıslattı kara saçlarımı, kara gözlerimi de mavi türküler. Güzel şiiri ve şairi kutluyor, selamlarımı bırakıp, tam puanla antolojime alıyorum.
Çok güzell,Kutlarım..
gözbebeklerimde binlerce seni buluyorum
göz görüpte gönül sevince
her gece sana uyanıyorum
döndüm sırtımı acı ezgilere
sadece seni dinliyorum
bir deniz gibisin bende
sakla beni derinliğinde...
Kutluyorum dizelerinizi..
Sen,
esmer sancılar çekerken karanlıklara,
Ben de,
düşlerini ışığa boyuyordum, bir bir silerek kara kaplı defterlerinden.....
Karanlıkların kara kaplı defterlerindeki düşlerde, esmer sancıları ışığa boyayabilen bir yürek, hem o düşü kurandır, hem de o düşün içerisindedir demektir...
Ne uçurtmaların gökyüzündeki kuyruklarından yakalanmış duygulardır bunlar..Kutlarım efendim esmer sancılara odaklı olduğunuz ve ışığa boyama cesaretini dizelere döktüğünüz için...
SEN ESMER SANCILARIMA SEDEF KAKMALI AYDINLIKLAR SÜRERKEN,
EZBERİMDE KARA DÜŞLERİM VARDI...
SEN GÜNLE YEŞEREN KÖRPE YAPRAKLARI KOKLARKEN,
AKLIM KURUYUP DÖKÜLENLERDEKİ SORU İŞARETLERİNDE KALDI !...
Saygılar efendim...
siyah beyazıma bulaşma kırılırsın...
kısa ama öyle manidar ki........yüreğinize sağlık murat bey
Sen,
gece doğururken, benim sabahlarıma bir batında milyonlarca düş,
Ben de,
uykusuna yatıyordum, gelecek umtlarının filiz düşüne,
Sen,
esmer sancılar çekerrken karanlıklara,
Ben de,
düşlerini ışığa boyuyordum, bir bir silerek kara kaplı defterlerinden.....
Tebrikler adaşım mükemmel bir anlatımdı yazan yüreğiniz her dem çağlasın.Sevgi ve muhabbetle..+
Ben de,
düşlerini ışığa boyuyordum, bir bir silerek kara kaplı defterlerinden.....
Yaşam boyu dolu dolu ışıklar diliyorum size....
Harikaydı kutlarım naçizane..
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta