..Eskidendi o;
Bıkmadan dinlediğim her plak,
seni yaşatan her koku
bir ekmek fırınından taşan
ve
sahilinden tepelerine kadar süren akşam sefaları,
Arnavut kaldırımlarını arşınlayan..
Ne garip!
İkimizde fahişesi olduk şu hayatın
sigara kokan bir nefes fazlalık uğruna…
Alabildiğine kirletilmiş arsızlıklara gebe,
bir o kadar küstah yaşama arzuları büyüttük birbirimizden gizli..
Sen beni kirlettin bütün mecburiyetinle,
ben seni öldürdüm
deli bir yüreğe hapsedip..
Zaten, şu hayatta;
Bir tek kendi cesaretim korkutuyor beni,
bir de senin hiç büyümeyecek açelyaların..
Eskidendi o;
Tasası bana düşmeyecek bir beyaz boşluğa annelik yapmak
ve
hiç büyümeyecek bir rüyanın giriş cümlelerini yazmak taştan oyma bir sandığa..
Kar gibi göz alıcı bir siyahlığa mahkum,
ve hükmedemeyen gözlerime,
sebebine aşık her cümlenin
sonucu ile vurulmuş her hecenin,
ve bir kadına aşık olmak
görmemeşcesine obur bir açlığa sığınarak,
çığlık çığlığa tevazu nöbetleri geçirmek
bu çok bilmiş bedende..
Eskidendi o;
Delilik nöbetleri,
gençlik hırsları..
Şimdilerde puslu sabah yeli kadar narin ve can yakıcı tenime
yaşadığım her bilmece..
Bir tek kendi cesaretim korkutuyor beni,
bir de senin hiç büyümeyecek açelyaların..
Eskiden beri..
Kayıt Tarihi : 17.5.2015 11:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!