yine kahredici o karanlık basmış
sana dair yazdığım sayfaları
yine korkak dizelere mahkûm kalemler
duygularımın azgın nehirleri susmuş
dilim lal, dimağım çöl
göz göz köz olmuş
senden gayrısını barındırmayan asil yüreğim
oysa ben seni aydınlıklarla süslediydim hep
yiğitti kalemlerim
kelimeler korkardı dilimden dimağımdan
ve cümlesi selama dururdu duygularımın
yeterdi ki adının gölgesi geçsin damarlarımdan
şimdi sorgulardayım
ne oldu sevgili
gölgelerin mi eridi
güneş mi doğmuyor artık üstüne
yoksa ben mi saplandım karanlıklara
ya da sen mi sığamaz oldun
-daha köz olmamışken-
sahibi olduğun yüreğimin bal damlayan köşelerine
evet ben de biliyorum
böyle yaşanmaz
ama bilmem olur mu
ışıklar yanar mı bir daha köşe başlarında
çözülür mü dil
bir daha korkar mı ki kelimeler ondan
bal yapar mı bir daha kolonimizdeki arılar
ve en önemlisi de şu sevgili
sen
bir daha olur musun
eski sen
21.07.2015 – İstanbul
Müjdat BilginKayıt Tarihi : 23.7.2015 12:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Müjdat Bilgin](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/07/23/eski-sen-5.jpg)
Kaybettim mi seni ben ayıramam kendimden
Bir ses var ki içimden haykırır sen sen diye
hatırladım..güzeldi şiiriniz.
Düğüm burada... Şiirin yükünü çekiyor, 'düne hasret' şairler gibi...
'Gerçek' deriz ya... Kırkını pazara çıkarsalar, gider yine kendi gerçeğimizi arar bulur, alırız ya... İşte o gerçeğin içinde 'gerçeğe inadına karşı koyuş' vardır, bir türlü kabullenemediğimiz, üstümüze yakıştıramadığımız...
'Eski, eskimek, yıpranmak, dönüşmek, değişmek' işte gerçeğin ta kendisidir...
Doğanın ve yılların götürdüklerine 'hadi eyvallah...' Ya 'haramilerin' çalıp, çırptıklarına ne diyelim?
Şiir de o cevabın peşinde, muhtemelen..
Kutluyorum Müjdat Bey...
Düşler biriktirir solgun akşamlarda...
Ve erir zaman... küle rengi kalır geride...
İnsanlarda yaşlınıyor ağaçlar gibi...
Kim dönebilmiş ki çok bildiği yollardan geri...
Mükemmel bir şiir okumanın keyfiyle kutluyorum...
Saygı size...
TÜM YORUMLAR (9)