Eski - Orta – Yeni Avrupa

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Eski - Orta – Yeni Avrupa

Terör besleyip gözetici durmaya Asya’ya komşu
Eski, orta, yeni Avrupa çoktan oluştu
Giriyor hep tuhaf bir üçüncü dünya hal varlığına …

Her kuruşlarını gırtlağına hesaplar ama
Hep burnun ucuna bakarak nasıl bir strateji oldu bu?
Demokrat anlaşılmaz, ne tuhaf kudurdu…
Gerçek yüzü savaş ruhu çok mu durgun durmuştu?
Ah bir zayıflasa da çullansa tavında
Asillik ve adillikten eskiden kalan ne varsa sök onu
Haller hiç gözden kaçmıyor…
Kurcala, kışala, haşla, taşla milli ruhu, kurdu, kuşu
Heyecan kat hayatına…
İlle de savaş, ille de çullanıp beslenme yolu aç
Zayıf varsa durgun, onu ez ve geç
Terör denilen savaşçı ruh hayrı, toplar alkışlarını…

Tarikat, kürt ilişkisi, milli ruh ne yapar?
Titretmiyor Asya’yı…
Afganistan sonrası hiç Rusya’yı mı kucaklar?
Gün seni yoruyor, monotonluğa kaysın için ayağın
Terörü güçlendiriyor, tanıtım bu güncelliği
Başbakan paniklemiyor, oynun seyri sadece bu…

Felsefik, siyasi, stratejik açıklama olmalı bir savunu
Demokrat der terörizm yaşar, bir ispat olurluğu
Halk güveni için kapat Harput’u, olur belki karşıt oynu…

Ekim 2007
Bir saflık oynu teranesi, sürüp gidiyor. Yine saflık edeyim bari, Çözdüm Ben Bu Sırrı Galiba diyerek bir halde, düşünmeye ara verilir mi ki… hükümet işi denilen ve yürütülen marifet 1963’ten beri kişi devşirme… Millet ne oluyor peki? Alıştı mı şimdi buna yani? Deniyorum yine de:

Her aileden bir kişi olsun çel aklını, o meşgul etmeye yeter bütün silsileyi çevresiyle de… akıl çelme yolu ya sağcı, solcu, ya sosyete merakı çalkantılı, hep din zaten ezelden beri savaşa alet aracı, boylandırılarak heyecan yarattılar sözde… meclis aylığı da bereket taşıyor aile birliğine… ve bugün:

Şimdiki hükümet çok tuhaf. En güzeli de, galeyana gelme diye bir biri, bir öteki çıkıyor, ama hiç farkında mısınız, millete değil ki bu sesleniş… onlar hiç Türk milletiyle konuşmuyorlar ki… kendi aralarında mesajlaşıyorlar adeta… çok tuhaf… Mahalle sevgisinde sempati yaratanlara, aman kendinizi belli etmeyin diye etekleri tutuştu gibi hallerden kimi senaryolarla öyle örtüşüyor ki… bir insan aklına taraftan, yalvarıyorlar, Kürtler uyanacak diye ödleri patlıyor, diğer taraftan Amerika, Avrupa dayanma sınırına dayandılar; usandınız elbette, aman biraz daha destekleyin, başka ayartacak kimse yok bu ülkede diyorlar aslında! Medyadan başka, diyesi geliyor… ve böyle olduğu bir farazadan yine; Komşu hakkı duygusuna esir düşen, dinci okulundan gelen evlatların, evdeki korunmaya alma baskısı örneğin, veya bu tür bir sıradan dışı yapısından susması için utandırılan, boynu bükük ana babalar geliyor insan aklına… anlayamadım bunu daha 1969’da… dil bilgim, savunu gücüm yetmezdi denilir belki buna… Yani Mahalle oynu…

Bu millet, mutluluğu ve huzuru istemeyi değil, o, huzuru denetlemeyi sever! Şefkat ve sevgi onların ruhu ve gücüdür! Kime ar geliyorsa sapıklaşsın dilediği gibi…….

Yazık! Kürtler şu sapık başlarına uymasalar, gelip ıslah evlerinde o güzel bakımdan faydalanıp, okumaya, kendini düşünmeye kazandırmaya yönelseler… sapık peşinde dolanmak, sapıklıkta dolaşmak hallerin hepsi geçmişte uygulandı… demokrasi hayata hiç geçirilmedi ülkemde, ama laf ebeciliği oynu cirit oynuyor… İçerdeki bu çelişkiler halk değil, para değil, kürt bile değil… sadece; evi, kendi yurdu gibi sıcak ne olabilir ki… vahşetle hayata geçirilen bir ülke sınırı hiç sevgi yaşatabilecek mi? Sapıklık daha ne çok cinsten sapıklık doğurur, hayal gücü bile yetmez insanlığın…

Varsın kuru ekmek olsun, ama evim, yurdum adil ve asil aydın bilgelerden asırları aşabilen tecrübelerin sevgisi ve şefkatini tepelemek ne kazandırır? Elbette bilgisizlik ezer insanın içini, ama bilgili ne çok çevremiz var, onlara bu ezikliği hissettirmeyecek kadar azimli, adil, asil ve yürekli… bunu komşulukta hissedeceğiz daha, diye bir geleceğe imanı olmaz mı hiç insanın?

Türk Ordusu, milletini hiç teslim ediyor mu huyları bozuklara kimseyi?

Kardeşler arsında hiç mi huzursuzluk yok? Hiç mi sınıfta kalmaz insan? Bunu, bir devlet işine büyütüp saldırmaya coşmak haline bu sefil heveslere kim gülmez ki… azımız, çoğumuz yeter bize… niye köçeklik yapıyorlar ki? O zavallı, apo, Barzani, Talabani denilenler bilmiyor, görmedi mi yani, sefilliğe heveslendirilen çocuk savaşçıların yaratabileceği karmaşayı, Kongo’da, Afrika’da olanlarla, bilmiyor mu nasıl kazanıldığını? Bu sefilliğe düşkünlüğü sömürüye çevirme yetenekli sırıtkanlıktan insanlık hiç beklenir mi? Bir ana, evladına böylesi bir vahşet içinde beşik mi kuracak? Bu vicdanı nasıl taşıyor onlar? Onları besleyenlerin yarattığı 168 ülke sefaleti çok mu mutlu ediyor, bunların peşindekileri?

Türkçe çok muhteşem bir dil! Beş bin yaş körpeliğinde bir uygarlık beşiğinde o naz, o eda! Bu güzelliği kim solumaz içine…

Görmüyor mu onlar, dinciler ne güzel Türkçe biliyor? Ama onlara tarihlerce hiç taviz verilmedi! Taviz verilmez asla! Kürt diye sığınak olur mu hiç bu durumlar, olaylar? ... ne tuhaf… Odunluğa kömür olmak gibi bir şey bu… odun zaten kendizi köz olur, kömür olur kendiliğinden, alevi sönünce… mangallara doldurup odalara koyulurmuş eskiden, ıhlamur çayı kaynarmış üstünde… Plağı bozuk PKK’yı dağdan indirelim takozluğu ne şarkısıymış acaba?

Ülkem, tavizlerle değil, kararlılıkla yaşadı! Bir ulus varlığını korumaya vahşetten hiç bir taviz yer edinemez! Ülkem, insan yaşatıyor, insanlığı yaşıyor! Vahşete taviz vermeyen kararlılıkla, eğitim gücüyle yaşayacak!

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 23.10.2007 19:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevinç Kavuk