Kızarız birilerine bir zaman ve cümle bodoslama çıkar ağzımızdan. Oğlumuz veya kızımız önündeki yemeği beğenmemiştir ya da annesinin aldığı bir giysiye burun kıvırmıştır kızımız... Hemen yargısız infaz, bu cümle çıkar ağzımızdan ''Eşek hoşaftan ne anlar.'' Bu cümle nasıl buralara gelmiş, nerelerden o da düşünülesi bir durum gerçekten...
Cümlenin ve özlü sözün aslı, bilenler bilir ''Eşek hoş laftan ne anlar.'' dır gerçekte... Burada özne olan her ne kadar eşek ise de, zaman zaman o özne olan eşek, bazen oğlunuz olur, bazen kızınız olur, bazen kardeşiniz veya bir yakınınız olur...
Daha önceki yanlış cümle olan ''Eşek hoşaftan ne anlar.'' zaten dikkat ederseniz güdük ve sakat bir cümledir. Ben görmedim zaten şimdiye kadar eşeğin önüne hoşaf konulduğunu, sanırım sizlerden de gören yoktur... O zaman kim çarpıttı bu cümleyi de getirdi hoşafa bağladı eninde sonunda, onu bulup da ona hesap sormak lazım gelir diye düşünmeden de edemiyorum...
Belki bir hoşaf imalatçısı vatandaş, müşterisinin önüne hoşaf çıkarttı, o da içtiği hoşafı beğenmedi de burun kıvırdı, olamaz mı? Böyle geldi akılma işte birdenbire... Eşek herif sen hoşaftan ne anlarsın, deyip kestirip attı, cümlede dıngırdana dıngırdana, değişime uğrayarak günümüze kadar geldi... Olasılık dahilinde böyle bir durum...
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta