Saat sabahın beşi…
Bir tren bekliyorum Erzurum Garında,
Bir de bin bir umutla doğan güneşi.
Sadece bununla yetinmiyorum.
Seni bekliyorum sevdiğim,
Seni arıyor gözlerim.
Aklım her ne kadar gelmeyecek dese de
Kalbim ona bir türlü inanmıyor.
Gelmeyeceğini bende biliyorum.
Ama bir gelseydin.
İstasyonun kapısında belirseydin;
Titrek sesinle bir seslenseydin;
O kalabalığı yara yara yanıma gelip,
Boynuma sarılıp, geldim, diyebilseydin;
Neler vermezdim.
Ama gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Gelseydin dayanamazdım yüzüne bakmaya.
Dizlerimin üzerine çöker, yere düşer kalırdım.
Seni görünce hüngür hüngür ağlar,
Kan çanağına dönen gözümden,
Boncuk boncuk akıtırdım.
Ama gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Bir düşmanım olsa gelirdi.
Arkamdan bir kurşun sıkar,
Geri döner, çeker giderdi.
Keşke bir düşman olarak gelseydin.
Razıydım!
Çekerdin vururdun.
Sonra döner giderdin.
Ne fark ederdi ki?
Gelmedin bak yine öldüm.
Gelseydin yüzüne son bir tebessümle bakıp öyle ölürdüm.
Ama gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Bir dostum olsa gelirdi.
Benimle ağlar, benimle gülerdi.
Hiç olmazsa arkamdan el sallar,
Bir veda türküsü söylerdi.
Keşke bir dost olarak gelseydin.
Susup konuşmasaydın.
Bir şey söylemeseydin.
İnan ki yeterdi yüzünü görseydim.
Ama gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Ne dost gibi gelebildin, ne de düşman.
Yanımda oturup konuşmadığın zamanlar sana kızardım.
Eğer gelseydin susmana bile razıydım.
Hareket etmene bile gerek yoktu.
Öylece bir kenarda dursaydın.
Gitmeden önce boynuna sarılıp,
Sadece ağlasaydım.
İnan ki böyle yıkılıp kahrolmazdım.
Ama gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Saat beşi bir iki dakika geçti.
Rayların sonunda işte bir karartı belirdi.
Bu ikimizin arasına ayrılığı sokacak kara trendi.
O yaklaştıkça ayakta duramaz hale geldim.
Yaslandım bir duvara,
Ortama tekrardan bir göz gezdirdim.
Biliyordum seni göremeyeceğimi.
Ama bir umut, diyordum.
Belki gelmiştir.
O da bakınıyordur; ama görememiştir.
Boşuna kandırsam da kendimi,
Ne kadar avutsam da…
Biliyorum; gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Neydi benimle alıp veremediğin?
Ne hatamı gördün de gelmedin?
Neydi sana yanlışım ki,
Arkamdan bir mendil sallamayı bile çok gördün.
Gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Sen gel deseydin dağları aşıp gelmez miydim?
Karlı, çamurlu yollara düşüp,
Karanlık gecelere aydınlık olup,
Körelmiş kalbine umutla doğup gelmez miydim?
Gelip de bağrıma basmaz mıydım seni?
Gözünden akan yaşları silip,
Sıkı sıkıya kucaklamaz mıydım?
Bu günler de biter,
Sayılı günler çabuk geçer, deyip,
Teselli etmez miydim seni?
Son kez bir buse kondurmaz mıydım yanağına?
Saçlarını son kez okşamaz mıydım?
Kokunu son kez çekmez miydim içime?
Allah’a emanet ol sevdiğim,
Yolun açık olsun, demez miydim?
Ama sen gelmedin sevdiğim, gelmezsin.
Ben bu kasvetli gecede,
Uzun ve zorlu bir yolculuğa hazırlanırken,
Kim bilir sen sıcacık yatağında uyuyorsun.
Bir anlık zevk için bir ömürlük mutluluğu yıkıyorsun.
Birkaç dakika sonra acı bir tren sesi…
Ve ardından kaybolan umutlar…
Bitip tükenen geçmiş, bir de hatıralar.
Geride bıraktıklarım işte bunlar.
Seni bencilliğinle terk ediyorum.
Dönüşte bambaşka biri olacak karşında.
Şaşırma diye şimdiden söylüyorum.
Bu şehrin sokaklarında seni yalnızlığınla,
Derbeder, perişan halinle bırakıyorum.
Elveda yârim elveda, ben gidiyorum.
Kayıt Tarihi : 3.6.2015 10:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Atilla Efeoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/06/03/erzurum-gari.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!